Bu yazıyı okuyunca saf mutluluk ve iyilik içerdiği hissine kapıldık. Bu hisleri uyandıran her iş, her uğraş bizi mutlu ve umutlu ediyor, bu nedenle de bu yazıyı paylaşmayı ve etkisini daha çok kişiye ulaştırmayı istedik. Sayın Nil'in şarkıları da kendisine çoğunlukla bu etkiye oluşturmakta. Okul şarkısını ve müziğini dinledik. Sözleri de müziği de güzel. Milli Eğitim Bakanlığı iyi bir tercih yapmış. Kişi olarakta böyle pozitif, böyle neşeli bir kişiyi seçmeleri isabetli olmuş. Emeği geçen herkese teşekkür eder, tebriklerimizi iletiriz. iyiturks
“İlkokullarımızda
çalacak zili besteler misiniz” diye sorduğunda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk,
önce bir yutkundum.
O
yutkunmanın içinde, ilkokul bahçelerine koşan milyonlarca çocuğun sorumluluğu
vardı.
Hayatımda
hiç böyle bir teklifi hayal etmemiş, rüyamda bile görmemiştim.
Çok
büyük bir şeydi. Çok teşekkür ettim.
“Elimden
geleni yapacağım” dedim.
Koca
yaz, bu sorumluluk yanımda koskoca bir dev gibi oturdu.
Benimle
denize girdi, limonata içti, bulutlara baktı.
Onunla
konuşmaya bile korkuyordum. Böyle sessiz iyiydik.
Sonra
eylül ayı yaklaştı. Herkes okulların açılacağından bahsetmeye başladı.
Ben
sadece, benden beklenilen zili henüz yazmadığımı düşünüyordum...
Endişelenmeye
başladım. Kafama göre erteleyemezdim, okulların bir açılış günü vardı. O da
eylülün ilk haftasıydı.
Hani
olur ya bazen, yapacağınız iş size çok büyük gelir ve kıpırdayamazsınız.
Nereden
başlayacağınızı bilemezsiniz. Ben de bilemiyordum, kapı çaldı. Gelen Şermin
Yaşar’dı.
“İstanbul’a
konuşma yapmaya geldim, sana uğrayayım dedim” dedi.
“Gel
şu zilin sözlerinden başlayalım beraber işe” dedi. Oturdu yazmaya başladı.
Hani
bir arı peteği nasıl doldurursa, öyle dolduruverdi kağıdı.
“Gelecek
biziz deseler ne güzel olur değil mi çocuklar”, “Evet.”
Çocukların
onlardan öğrenmeye de, onları dinlemeye de, onlara saygı göstermeye de hazır
öğretmenlere ve yetişkinlere ihtiyacı var.
Okulun
ne zor şey olduğunu hepimiz biliyoruz.
Evlilik
gibi bir ilişki. 20 yıl sürüyor neredeyse.
Her
sabah kalkıp gidiyorsun.
Tam
koşup oynama yaşında saatlerce bir odada oturuyorsun.
Öğretmenin
ve arkadaşların her şeyin oluyor.
Dizlerinin
üzerine inip, çocuğun gözünün içine bakıp, ondaki özü merak edenlere ne mutlu.
Öyle
öğretmenlerle yol alanlar ne şanslı.
Okul
zilimizin sözleri şöyle oldu:
-----------------------
Aç
kapıyı, bekle bizi
Hep
beraber gelen biz
Kol
kolayız el eleyiz
Yoldayız
biz, gelecek biziz
Soran
biziz, bulan biziz
Soru
biziz, cevap biziz
Merak
edip araştıran
Dünyaları
keşfedeniz
Oyun
biziz, müzik biziz
Koşan
biziz, duran biziz
Yürekteki
rengi bulup
Hep
yeniden resmederiz
Tohum
biziz, toprak biziz
Güneş
biziz, yağmur biziz
Her
gün biraz daha büyüyorken
Çiçeklenip
açan biziz
Yarınlarsa
hep baktığın
Bir
umutsa aradığın
O
da biziz, o da biziz.
Sözlerin
yazılı olduğu kâğıdı elime aldım, odama kapandım.
Ukulele’mle
besteledim.
Sağ
olsunlar beğendiler, İTÜ Konservatuarı öğrencileri seslendirdiler ve okullara
hem şarkı hem zil oldu.
Sözlü
uzun hali okul şarkısı, kısa enstrümantal hali de teneffüs zili.
Hâlâ
inanamıyorum.
Nevşehir’de,
Siirt’te, Akhisar’da İlkokul koridorlarında bu melodinin çalıyor olduğunu
düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor.
Ülkemizde
adettir, hemen “Kim bilir Nil Karaibrahimgil bu zilden ne kazanmıştır”
tweet’leri atıldı.
Cevap
vereyim, bu teneffüs şarkısını yapmış olmak benim için onurdur.
Hiçbir
ücret talep etmedim.
Tek
bir çocuğun neşeyle bahçeye koşturması en büyük ödülümdür.
Bakanımız
Ziya Selçuk’a bu köşemden de, bana bu güzel fırsatı verdiği için, Şermin
Yaşar’a da bu güzel sözleri için, çocuklara da en büyük ilham oldukları için
çok teşekkür ederim.
Dilerim
öğretmenlere de motivasyon, moral olsun.
Bütün
okullarda duyulsun.
Şimdi
artık, ne zaman yolum düşse, bir ilkokulun demirlerine kulağımı dayayıp, elim
kalbimde teneffüsü bekleyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iyi ve güzel...