O kadar yoğun ve değişken bir gündem içinde pek çok önemli gelişme ülke
gündemine gelmeyi başaramazken, Ordu'da bir annenin yapmış olduğu gözü kara
fedakârlık direkt manşetten önümüze geldi ve uzun bir süre de önceliğini
korumayı başardı. Öyle ki saatlik değişen manşetlere rağmen bu olay günlerce
durdu manşet üstü yerde.
Bizler ne kadar hiddetli, sert bir karakterde olsak ta hiç bir zaman
"Vicdani Melekelerini" kayıp etmemiş bir toplumuz. Her ne kadar bu
görüşe aykırı istisnai olaylar örnek gösterilmek istense de, kendiliğinden
gelişen toplumsal tepkilerimiz hep insanidir. Hiç bir zaman hiddetimiz
vicdanımızı esir almamıştır.
Bu yazıyı kaleme almamıza etken olan nedenlerden biri de, olaydan sonra
Ülkemizin değişik yerlerinden anneye gönderilen çiçekler ve şükran dilekleri
oldu. Öyle ki bu tepkileri okurken bile tüylerimiz diken diken olup, gözlerimiz
yaşla doldu.
Sanki "O" anne ile hepimiz "O" güzel çocuğun peşinden
aşağı atlamış, kurtuluş sevincini de beraber yaşamışız. Bu günümüzde
rastlanılan kolay bir şey değildir. Bizler hala taşlaşmamışız. Bu gurur
duyulacak ve insanlık adına sevinçle karşılanacak bir şeydir.
Evladının peşinden uçan bir anne ile ona alkış tutan bir milletin Vicdanı
pamuk gibi olur. Bembeyaz ve kuş gibi hafif. Ne mutlu bizlere ki böyle uçan
annelere taş kesmemiş vicdanlara sahibiz.
Bundan dolayı bizlerin sanal kahramanlara ihtiyacı yoktur. Çünkü ihtiyaç
olduğunda hepimiz birer kahramana dönüşürüz. Bundan dolayı bizlerin ihtiyacı
yoktur özel ve yapay karışımlara, kalplerimizi yumuşatan.