En büyük
yanılgılarımızdan biri kitaplarda yazılı olanları olduğu gibi kabullenmemizdir.
Despot, tartışmasız bilim anlayışı bize sunulan bilgileri sorgulamadan
kabullenmemizi ve dogmatik bir biçimde içselleştirmemizi emrediyor.
Teoriler, öneriler,
yaklaşımlar, kalıplar, okullar, ekoller değişmezmiş, yanılmazmış sabit
doğrularmış gibi sunuluyor ve kabul ettiriliyor.
Hâlbuki dünya döndükçe (bu
bile o tarz bir kabuldür; Kim bilir belki gün gelir duracak, dönmeyecek veya
bildirildiği üzere tersten dönecek) her şeyin değişme, yanılma veya farklı
biçimlerde sonuçlanma ihtimali mevcut.
Dünyanın farklı
yerlerinde ki eğitim sistemlerini tecrübe etmediğimizden yorumumuzu kendi
ülkemizle ilgili tutarak şunu dile getirmek isteri ki; Ülkemiz eğitim sistemi
önceden programlanmış, sorgulamayan, geliştirmeyen, iyileştirmeyen ve doğrulara
farklı açılardan götürmeyen ezbere dayalı kör ve sağır bir sistemdir.
Bizlere öncelikle “Görme!
Duyma! Sorma! Verileni olduğu gibi kabul et!” diyen bir sistem var. Bunun dışına
çıkan/çıkmaya çalışan her kim varsa büyük mücadeleleri, eleştirileri ve
dışlanma tehlikesini göze almak zorunda. En başta kocaman ve belirgin bir
biçimde “sorunlu” damgası alnında bir yük olarak hediye edilir.
Bu konu uzun ve çetrefilli.
Kıssadan bu alana girmemizin nedeni yazmayı düşündüğümüz bir konuda, yaptığımız
araştırmada gördüğümüz konu ile ilgili
saçma kalıplaşmış materyaller oldu.
“Lider” konulu bir araştırmada hemen hemen tüm başlıklar “Lider –
Yönetici” karşılaştırmasına çıkarken; Bu noktada incelediğimiz tüm basmakalıp materyallerde
“Lider- Yönetici” karşılaştırmalarında biri iyi, biri kötü olarak sunuluyor.
Sanki böyle olmak zorunda.
Hâlbuki ne inceliyorsak,
neyi değerlendiriyorsak kendi içinde, kendi sisteminde ve etki alanında, her
yönü ile değerlendirmeliyiz. Birini yükseltirken birini düşürmemeliyiz.
Olması gereken önemlidir.
İhtiyaç önemlidir. Kriterler önemlidir. Doğru olan önemlidir. Niyet önemlidir.
Sonuç önemlidir. Yol önemlidir. Huy önemlidir. Etki önemlidir. Tepki önemlidir.
Bir olmak önemlidir. Ahlak önemlidir. İnanç önemlidir. Geçmiş önemlidir. Bugün
önemlidir. Gelecek önemlidir. Ve daha onlarca birbirine etki eden, tepki veren
sistemi oluşturan parçalar….
İktisattaki saçmalık
gibi bir şeyleri sabit varsayarak bir şeylerdeki değişmeyi, hareketi anlamlı ve
doğru biçimde değerlendiremeyiz. Her şey kendi içinde ayrı ve birbirine etki
ederek bir sistem içinde hareket eder, değişir, tepki verir, etki eder.
Sistem birden fazla
aktörlerin bir arada olması ile var olur. Sistemin başarısı, uyumu tüm
aktörlerin başarısı ve uyumudur. Birinin iyi olması diğerini kötü yapmaz;
Birinin iyi olması diğerini iyi de yapmaz. Tüm aktörler kendi içinde
vazifelerini layığı ile yapmalı ve sistemin bütünü ile görev kapsamında uyumlu
hareket etmelidir.
Aktörler kendi
yükümlülüklerini yerine getirirken ne diğerlerine yük olmalı, ne onların
işleyişini bozmalı, ne de onların alanına girmemelidirler. Aktörler kendi
içlerinde en iyi performansı gösterirken sistemin geneline uygun sorumluluk ve
yük alıp, HEP BİRLİKTE AHENKLİ olmalıdırlar.
Aslolan bizlere dikte
edilen “Lider – Yönetici” kalıbında olduğu gibi değil; Liderinde, Yöneticinin de
görevleri, yetkileri ve sorumlulukları dahilinde bulundukları sistemin başarısı,
hedefi için yaptıkları ve yapmadıkları ile değerlendirilmeleridir.
Dogmatik kalıpların, tek
yönlü bakış açısını zorunlu kıldığı bu eğitim düzeninden kurtulmalıyız. Eğitim
kişilere bilgileri kalıplar halinde sunmamalıdır. Eğitim bizlere bilgileri
kullanabilmeyi, değerlendirmeyi, sorgulamayı ve mantıklı bir biçimde yorumlayıp
yararlı biçimlerde kullanabilmeyi sunmalıdır.
iyiturks
Başarılı bir makale tebrik ediyorum
YanıtlaSil