Miskinlik Tuzağında Yapay Zekanın Kucağına Sürüklenen İnsanlığı Bekleyen Trajik Son


“Yapay Zeka” konusundaki en önemli korkulardan biri, “Ya bu cihazlar insanlığı kontrol altına alırsa, ne olur?” sorusu  altındaki endişeli yığınlardır.

Bu korkuların gerçeğe dönüşebilmesinin öncelikli ihtiyacı, yapay zekanın ilerlemesinden çok, insanlığın fiziksel, bilişsel ve düşünsel seviyelerinin gerilemesi, sönümlenmesi ve işlevsiz hale gelmesidir.

İnsanlık, kolaycılık hastalığı/düşkünlüğü nedeni ile  akla gelebilecek her şeyi cihazlara yaptırma meylinde olduğundan, sahip olduğu pek çok işi/uğraşı elinden/zihninden/iradesinden bırakma/bıraktırılma durumuna gelmiştir. Bu süreç hızlanarak devam eden/edecek bir ivmededir. Bunun neticesinde bırakın insanlığın ilerlemesini, mevcut birikimlerinin de yitirilmesine sebep olmaktadır/olacaktır.

Kolaycılık/düşkünlük/tembellik ile başlayan bu süreç; Ekonomik bir değer kazanması ile kurumlarca maddiyatçı bir zihniyetle sahiplenilip, kurumsal bir hüviyete kavuşarak, zamanla hiçbir işte, hiçbir kararda insana rol kalmayacak, güven duyulmayacak noktaya ulaşacaktır. Hiçbir eylemde, uygulamada, kararda insanın esamesi bile okunmayacaktır. İnsani olan ne varsa bu mekanizmalarda devre dışı kalacaktır.

Öncelikle her şeyleri cihazlara yaptırmanın konforuna tav olan insan, zamanla düşünme, karar verme gibi yetilerini de işlevsiz bırakacaktır. Zamanla gerilemeye/unutulmaya başlanılan pek çok maharet, insanın ve insanlığın kendine güvenini kayıp etmesine ve bir süre sonrada bu güvensizliğin kemikleşmiş bir inanca dönüşmesine neden olacaktır.

Gün gelecek insan/insanlık hemen hemen her konuda kendini katı suretle “Güvenilmez” addedip bu alanların tamamında alınan tüm kararları, uygulamaları kendi iradesi ile “Yapay Zeka” tarafına teslim etmeye başlayacaktır.


Tüm bunların neticesinde kaba bir tabirle insanlık git gide “Embesil” bir hal almaya başlarken, cihazların itibarı, güvenilirliği sorgulanılamayan bir duruma gelip; Kabiliyetleri, sorumlulukları ve yetkileri artmaya devam edecektir. Bu gidişatın sonunda zaten insanlık kendi tercihleri ile “Kendi Esaretini” yaratıp, gönüllüce “Yapay Zekanın” egemenliğine girecek/girdirilecektir.

Sonrasında ise daha vahim olan gerçekleşecek ve insan doğumdan ölüme kadar bu düzenekte bir “Meta” olarak yaşamını sürdürmeye çabalayacaktır.

Bu düzenekten çıkmak pek çok büyük acılara ve yıkımlara neden olacak; İnsanlık kendi kurduğu bu düzeneği, gelecek kuşakların büyük bedeller ödeyerek yıkmasına gebe kalacaktır.

Şimdiden bu gidişatı gören ve kendini/toplumu teslim alan miskinlik hastalığından kurtarıp; İnsanın sorumluluk ve karar alma yetilerini muhafaza edebilenler, ileriki zamanlarda daha az hasarlarla düzlüğe çıkmayı başarabileceklerdir.

Cihazlara, yapay zekalara devredilen her iş, her uğraş insanlığın kas/sinir/beyin hücrelerinden eksilen/zayıflayan/körelen işlevsiz bırakılan birer parçalara dönüşecektir.

Yavaşta olsa, eksikte olsa, hatalı da olsa, maliyetli de olsa İstisnai olumsuzluklar genel insanlık kaidelerini bozmamalı, “Yapay Zeka” kolaylığına telsim edilmemelidir. Hele ki bu gidişatta kendini bu olumsuz durumdan koruyan, sakınan, korunulan azınlık bir insanlık kesimi kalırsa, dünyanın geri kalanı yığından başka bir şey ifade etmez ve bir maden/kaynak gibi bu azınlığın keyfiyetine/ihtiyaçlarına göre işlenilen bir materyale döner.

Bu gidişattan korunmanın/kurtulmanın tek ve tek bir yolu var; Çalışmak, çalışmak, çalışmaktır!

Kesin ve kesin bir biçimde fiziksel, zihinsel, miskinlikten kurtunulmalı ve bedenen, zihnen insanı dinç tutup, mümkün olduğunca çağın/günün gerektirdiğince güçlendirmeli, geliştirmeli ve kritik tüm alanlarda “gücü”, “fikri” ve “nihai kararları” insan iradesinde/kontrolünde tutmalıyız. En azından cihazları geliştirmeyi, etkinleştirmeye gösterdiğimiz çabaların küçük bir miktarını da mutlaka ve mutlaka insanlığın gerilememesine yönlendirmeliyiz.

Özetle, hareket etmeliyiz, iş yapmalıyız, karar vermeliyiz, hata yapmalıyız, yorulmalıyız, kırılmalıyız, üzülmeliyiz, insanlığımızdan vazgeçmemeliyiz. İşlerimizi, uğraşlarımızı cihazlara teslim etmemeliyiz.

Bizler iş yaptıkça, uğraş sahibi oldukça gelişir, gelişimimizi koruyabiliriz. Miskinlik, kolaycılık bizi yok eden, bizi muhtaç eden, bizi aciz bırakan hastalıklarımızdır.

iyiturks

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...