İçinde çocuk olan, şefkat olan, yardım olan, vicdan olan, fedakârlık
olan hikayeler bizleri çok etkiliyor. Böyle insanları başköşelere koyup,
toplumların kahramanları olarak takdim etmek geliyor içimizden. Evlatları ile
sınanan ailelerin yaptıkları gözlerimizi yaşartıyor, içimize insanlığa dair ne
kadar güzel duygu varsa tomurcuklar açmasına ve yaşamdan keyif almamıza sebep
oluyor.
Hürriyet gazetesinde bugünkü Gülben Ergen’in Bağcılar
Belediyesi’nin Engelliler Sarayı ziyareti ile ilgili haberde benzer duyguları
yaşattı bize.
Haberde birbirinden etkileyici pek çok hikâye var. İçlerinden
bir tanesi bu duygularımıza rehber olması adına burada paylaşmayı istediğimiz
olanı. İçinde güzel bir çocuk, harika bir anne ve hayata değer katan çabalar
ile paha biçilemez mutluluklar var.
Bu hikayede insanlığın iki yüzü var karanlık ve gaddar tarafı
ile vicdanlı ve aydınlık yanı. Ümidimiz çoğunlukla vicdanımızın ve aydınlık
yanımızın egemen olmasıdır bu kırılgan ve yalan dünyamıza.
Bu hikâyeyi çocuklarının kahramanı olan Sevgi dolu, fedakâr
ve şefkatli anne babalara adıyoruz. Onlar dünyamızın en güzel nimetlerini hak
eden iyilik yayanlarıdır.
Tişörtümü
Sıyırıp Kollarım Var Mı Görmek İstiyorlar
◊
Muhammed kaç yaşındasın?
- 11 yaşındayım. Yakında 12 olacağım.
◊
Resimlerini gördüm ve hayran oldum. Kaç yıldır resim yapıyorsun?
- 5 yaşımdayken resim yapmaya başladım.
Aslında resim yapmayı hiç bilmiyordum. 5 yaşımdayken annem bana resim yap dedi ve nasıl yapılacağını gösterdi.
İlk denemem fena olmadı. Annem “Çok güzel
oldu” dedi. Öyle devam ettim.
◊
Kardeşlerin var mı?
- İki kardeşim var ve ikisi de benden
küçük. Ben evin abisiyim.
◊
Burada kendini iyi hissettiğini biliyorum. Peki dışarısı nasıl?
- Dışarısı burası gibi değil. Bazı
insanlar kollarıma bakıyor ve anneme neden kollarımın olmadığını soruyorlar.
Bazıları da dalga geçerek soruyor. Ben onlara bir şey dememek için susuyorum.
Benim kahramanım annem
◊
Muhammed, parklarda ya da okulda sana uygun olmasını istediğin bir şey var mı?
- Kaydıraklar var. Kaydıraklara
çıkamıyorum. Onlar değişirse çok güzel olur.
Anne: Normal kaydırağa çıkamadığı için bizim orada büyük 3
katlı kaydırak vardı, ona çok çıkmak istiyordu. Hatta resmini çizmişti onun.
◊
Sizin desteğinizle kayabiliyor ama değil mi?
- Anne: Kayabilir ama o büyüğüne çıkmak istiyordu ve çok
zorlanıyordu.
◊
Muhammed çok yakışıklısın. Kaşların ve gözlerin maşallah çok güzel. Ayrıca
bugün çok şıksın. Kendin mi seçtin kıyafetini...
- Annemle
birlikte seçtik.
◊
Kaç senedir buraya geliyorsunuz?
- Anne:
Dört senedir geliyoruz.
◊
Muhammed resimden başka ne gibi aktivitelere katılıyor?
- Anne:
Okula gittiği için bir tek ona gelebiliyor. Bir de fizik tedaviye başladı.
Zamanı kaldıkça buraya geliyoruz.
◊
Muhammed, bir sergi açmayı düşünüyor musun? Resim sergin olursa ben gelmek
isterim.
- Siz gelecekseniz açarım.
◊ Hayatta bir kahramanın olsaydı bu kim olurdu?
- Annem.
Başka kim olacak? Hem annem olduğu için hem de bana çok iyi baktığı için.
◊
Seni en çok ne eğlendiriyor?
Bilgisayarda maç oynamak. PES 2013’ü çok
seviyorum. Bir de Fenerbahçeliyim ve maçları izliyorum.
◊
Okulda işler nasıl gidiyor?
İlk başlarda insanlar konuşmaz ya ben de
konuşmadım, onlar da konuşmadı. İlk konuşmaya galiba onlar başladı. Sonra
gitgide arkadaş olduk şu an bütün sınıf hatta okulun yarısı benim arkadaşım.
◊
Yanında kendini rahat hissetmediğin biri var mı? Okulda, parkta ya da başka bir
yerde?
Bir tane çocuk var. Bazen tişörtümü
sıyırıp kollarıma bakmaya çalışıyor. Annem çocuğu uyardı ama yine aynı.
◊
Çevrenin size karşı bakışı nasıl?
Anne: Çevremiz ilk zamanlar çok kötüydü. Sorarlardı “Niye
böyle doğdu? Ne yaptın?” Cahil çok. Mesela bir kadın vardı, “Çocuğun dudağına
ne yaptın?” dedi. Doğuştan olduğunu söyledim. “Diktirmeyi düşünmüyor musun?”
diye sordu. “Eve gidip iğne iple dikeceğim!” dedim. Komşuların bakışı
yüzünden ev değiştirdik. Başka mahalleye taşındık.
◊
Çevrenizi değiştirmekle iyi yapmışsınız.
Anne: Çünkü sürekli çocuğun kollarını bakmaya
çalışıyorlardı. Tişörtünü omuzundan indirmeyi bile denediler. Ben de
Muhammed de etkileniyorduk.
◊
Baba destek oluyor mu size?
Anne: Ayrıyız. Üç çocuğuma ben bakıyorum.
◊
Neden ayrıldınız?
Anne: Bütün yükü üstlendiğim için ayrıldım. Şimdi sadece
bakım ücreti ve nafakayla geçiniyoruz.
◊
Diğer çocuklarınız kaç yaşında?
Biri 8 diğeri 10. En büyükleri Muhammed.
◊
Muhammed buraya gelmeye başladıktan sonra değişti mi?
Sosyalleşmek ona çok iyi geldi. Fizik
tedavi merkezlerinden çoğu kez hemen ayrılmak zorunda kalıyorduk. Genelde
zihinsel engelliler olduğu için zorlanıyordu. Sıkılıyor çocuk çünkü cin gibi
çalışıyor kafası. Buraya geldikten sonra kendi gibi insanları görmek ona çok
iyi geldi. Artık fizik tedaviye de rahat gidiyoruz.
İyiturks
bloğu olarak bu annenin ve Muhammed’in önünde saygı ile eğiliyor, kendilerine
bu zor yolculuklarında her kim destek olup, kolaylıklar sağlıyorsa onlara da
şükranlarımızı sunuyoruz. Beraberinde Habere konu olan “Engelliler Sarayı”nı
kazandıran Bağcılar belediyesine, bu muhteşem hikayeleri bizlere getiren Gülben
Ergen’e ve yayımlayan Hürriyet Gazetesi’ne de sonsuz teşekkürlerimizi
sunuyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iyi ve güzel...