İletişimin Yolu Edebiyattan Geçer

Günümüz toplumunda hepimiz çok fazla konuşuyoruz. Kendi sesimizin, kendi sözümüzün en geçerli, en güçlü avaz olmasını istiyoruz. Başka sesler de olduğunu onlara da yer açmak gerektiğini düşünmüyoruz.
Hâlbuki iletişim konusunda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey susup muhatabımızı dinlemektir. Gerçek bir iletişim ancak karşımızdaki insanın sözlerine yer açmakla mümkün olabilir. Bazen biz susacağız karşımızdaki konuşacak bazen de biz konuşacağız muhatabınız susacak.
Gerçek bir iletişim, birbirimizin sözleri arasında uzlaşılabilir bir nokta bulup oradan ilerlemeyi gerektirir. Tabii ki karşımızdakini anlıyor olabilmekte gereklidir.
Dinlemek, kişinin sözcüklerini duymaktan çok daha öte bir şeydir. Karşımızdaki kişi ile iletişim kurarken muhatabımızın kendini özel ve değerli hissetmesi çok önemlidir. Karşımızdaki kişiye karşı samimi olmamız gerekir. İletişim kurduğunuz kişiye samimi olarak yaklaştığınızda yani kişi onu içten dinlediğinizi hissettiğinde konuşmanız daha sağlıklı ilerleyecektir.
Empati de bununla alakalıdır. Empati sadece kendini karşındakinin yerine koymak değil, aynı zamanda onun da bunu hissedebiliyor olmasıdır. Aslında çok fazla lafazanlığa da gerek yok, iletişimin sırrı budur.
Edebiyattan Empatiye
Doğru bir iletişim için iyi insanlığın vasfını içinde toplayan, empati yönü kuvvetli, muhatabının derdini, sıkıntısını samimiyetle dinleyip anlayamaya çalışacak bunun için özel gayret gösterecek kişi olunmalıdır.

23 Nisan: Özgürlük Mirası

Çocuklarımız geleceğimizdir. Onlara bizden kalan her ne varsa mirasımızın bir parçasıdır. İyi veya kötü; Yük veya kuvvet olarak onlara kalır.
Biz ülke olarak geçmişimizden gelen ve genlerimize işlemiş olan özelliklerimizi, huylarımızı ve toplumsal davranışlarımızı da onlara devir ederiz.
Türkiye Cumhuriyeti olarak kuruluşumuzun en önemli işareti olan Meclisimizin açılış gününü çocuklarımıza adayarak onlara çok değerli bir armağan ve çok değerli bir emaneti teslim etmiş olduk.
Bu emanetin en öne çıkan ve bir ışık huzmesi gibi tüm evrene yaydığı mesaj bizlerin özgürlüğümüze olan düşkünlüğümüz ve bu uğurda göze alamayacağımız çılgınlıkların olmadığıdır.
Özgürlük ateşimiz öyle kuvvetli öyle harlı yanmaktadır ki içimizde, onu söndürmek, ona hükmetmek güneşe dokunma gibi imkânsızdır.
Bugün, öyle bir hadsiz kalkışmanın cevabını Anadolu Ateşi ile kavrularak aldığı günün zaferinin ilanıdır.
Bu topraklarda ulu gök kubbenizde AL YILDIZ dışında başka bir gücün dalgalanamayacağının anlatılmasıdır, tek dişi kalmış medeniyet denilen yanılgılar dünyasına.
Korkmadan!
“Hakkıdır Hakka tapan, Milletimiz İstiklal” düsturu ile…

iyiturks

15. Vehbi Koç Ödülü Prof. Dr. Kamil Uğurbil'e Verildi

Vehbi Koç Vakfı tarafından, insanların yaşam kalitesinin artırılmasına katkıda bulunan kişi ve kurumları teşvik etmek amacıyla her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanlarında verilen Vehbi Koç Ödülü’nün bu yılki sahibi insan beyniyle ilgili yaptığı çalışmaları nedeniyle Prof. Dr. Kamil Uğurbil oldu. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, ödül töreninde yaptığı konuşmada, Vehbi Koç Vakfı’nın 47 yıldır milyonlarca insanın hayatına dokunduğunu belirterek “Bu yıl ödülümüzü sağlık alanında veriyoruz. İnsan beynindeki aktivitenin manyetik rezonans görüntüleme yöntemiyle incelenmesi konusunda tüm dünyada çığır açan çalışmaları gerçekleştiren bu değerli bilim insanını gönülden kutluyorum” dedi.
Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak 47 yıl önce kurulan Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanında verdiği Vehbi Koç Ödülü’nün bu yılki sahibi, Koç Ailesi üyelerinin ve konukların katıldığı törende açıklandı. Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu; Prof. Dr. Turgay Dalkara’nın başkanlığını yaptığı Seçici Kurul’un önerdiği 3 aday arasından, 15. Vehbi Koç Ödülü’ne, sağlık alanındaki çalışmaları ile Prof. Dr. Kamil Uğurbil’i lâyık gördü. Beynin nasıl çalıştığına yönelik manyetik rezonans kullanarak çığır açan yeni teknolojiler geliştiren Prof. Dr. Uğurbil’in araştırmaları Alzehimer, depresyon gibi pek çok hastalığın sebeplerinin anlaşılmasına ve çözümlerin üretilmesine olanak sağladı. Prof. Dr. Uğurbil’in araştırmaları sonucunda ortaya çıkan bu teknolojiler, hastalıkların tanısının konması, tedavisinin planlanması ve tedaviye olan yanıtının izlenmesinde vazgeçilmez unsurlara dönüştü. Prof. Dr. Uğurbil, 15. Vehbi Koç Ödülü’nü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’un elinden aldı.

İyilik Ödülleniyor

Sitemizin özü iyilik temelli olduğundan, konu ile ilgili şeyler er ya da geç dikkatimizi çekiyor. Bunlardan sonuncusu Diyanet Vakfınca verildiğini fark ettiğimiz “Uluslararası İyilik Ödülleri” organizasyonu oldu.
İlki geçen yıl verilmiş olan "İyilik Ödülleri", bu yıl ikincisi verildikten sonra dikkatimizi çekti. İyiliğin teşvik edilmesi, fark ettirilmesi, ödüllendirilmesi dünyamız adına çok olumlu bir gelişme. İyiliğin bu tarz bir organizasyon ile  gündemimize girmesi kapsamı ve etkisi bakımından takdire şayan.
Temennimiz bu çalışmaların kalıcı olması, büyüyerek geniş kesimlere ulaşıp, iyilik dolu etkilere yaratması ve dünyamıza iyilikler katmasıdır.
Bu konuda dolaylı ve doğrudan emek harcayanlara şükranlarımızı sunar, çalışmalarının başarılı bir biçimde devam etmesini dileriz.
Aşağıda “iyilik ödülleri” isimli konu ile ilgili siteden aldığımız bilgileri sizlerle paylaşmak isteriz. İyi okumalar.
Türkiye Diyanet Vakfı 40. yılında kuruluş tarihi olan 13 Mart’ı “Uluslararası İyilik Ödülleri” günü ilan etmiştir. 2015 yılında ilk programını düzenlemiş ve iyilik sahiplerine ödüllerini vermiştir.
Dünyada ve yaşadığı toplumda çığır açan, bireyleri harekete geçiren, çevresine ilham veren, farklı dil ve kültürde yaşayan insanları güzellikte bir araya getiren, Yaratanın hatırına tüm yaratılmışları koruyan ve kuşatan iyiliklerin konu olduğu yaşanmış hikayeleri bu programda ödüllendirmiştir.

Vodafone Arena: Kartal'ın Yeni Yuvası

Vodafone Arena veya asıl adıyla "Vodafone Arena İnönü Spor Kompleksi" Beşiktaş İnşaat Yatırımları A.Ş. ve Kiptaş A.Ş. konsorsiyumu tarafından projelendirilen ve 2013 Haziran ayında mevcut Beşiktaş İnönü Stadyumu yıkılarak aynı yerde inşasına başlanan futbol stadyumu. Vodafone, stadyuma 2014-15 sezonundan başlayarak 15 sezon isim sponsoru olmuştur.[Taraftarlardan gelen mektupları stadın temeline karıştırarak "Temelinde Aşk Var" adlı sloganı da başlatmıştır. Stadın çatısı 12 Kasım 2015' de kaldırılmıştır.
İlk kez 23 Şubat 2004 tarihinde gündeme gelen ancak gerekli izinlerin çıkmaması nedeniyle ertelenen projenin inşa süreci resmi olarak 17 Ocak 2013 tarihinde başlatılmıştır. Türk Telekom Arena ve Timsah Arena ile Türkiye'nin C90 görüş açısına sahip stadyumlarından biri olarak tasarlanan yeni İnönü stadyumunda 147 kapalı loca, 4500 VIP tribün ve 162 engelli koltuğu bulunur. İki kat şeklinde tasarlanan stadyumum birinci katı 26°, ikinci katı ise 38°'dir.
Tasarım
Vodafone Arena, DB Architects isimli firma tarafından tasarlanmıştır. Bünyamin Derman stadın mimarıdır. Stadyum, UEFA stadyum kategorilerinde en üst seviye olan 4. kategori kriterlerini karşılamaktadır. Vodafone Arena'nın tasarımı bulunduğu yer ve yasal zorunluluklar nedeniyle modern stadyumlardan 3 alanda ayrılır.

Anadolu Medeniyetlerinin Oyun Hamuru: Seramik

Su-toprak-ateş üçlüsü, sekiz bin yıl önce Anadolu’da insanın hüneriyle buluştu ve ortaya seramik çıktı. Asırlar asırları geride bırakırken amforadan çiniye uzanan büyük bir medeniyet birikimi oluştu.
Anadolu coğrafyasında doğup gelişen çok eski bir gelenek: Seramik. Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek, çini ve porselen gibi nesneleri ifade eden bu kavram, tarihi aydınlatan önemli bir işleve sahip.
Hititlerden Lidya’ya, Bizans’tan Selçuklu’ya Anadolu’da kök salmış pek çok uygarlıktan izler taşıyan seramik, tarih boyunca birbirinden farklı formlarda karşımıza çıktı. MÖ 6 binde Çatalhöyük’te ilk seramikler yapılırken, Batı uygarlığı ilk kaplarını yapmak için iki bin yıl kadar daha bekleyecekti.
Aynı şekilde en eski yerleşim birimlerinden biri sayılan Hacılar ve Alacahöyük’te bulunan seramik parçalar, MÖ 6 binlere tarihleniyor. Bu objeler, seramik alanında ortaya konulmuş en eski özgün eserler olarak değerlendiriliyor. Tarihin hiçbir evresinde insanın vazgeçemediği, doğa dostu ve sanatsal yönü güçlü bir buluş olan seramik, sürekli gelişim göstererek insana hizmet etti.