29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlaması


29 Ekim 2012 Türkiye Cumhuriyeti'nin 89.yılı kutlanıyor. Ülkemiz 89 yıldır güçlenerek ve gelişerek varlığını sürdürüyor. Bu güç ve gelişme bir arada yaşam kültüründen, bir birini anlamadan ve birbirine güvenden gelir. Ülkemiz güzeli, iyiyi hak etmektedir. Bunu sağlamak tüm yönetici ve idarecilerinin en öncelikli görevidir. Ülkemizin güzel insanı bu beklentiler ile bu yetkilerini sunmaktadır yöneticilerimize... Güzellik ve iyilik dileklerimizle Cumhuriyetimizin 89. yaşını kutlar, nice daha güzel ve güçlü yıllara dileklerimizi sunarız...
iyiturks

Galatasaray 4. kez dünya şampiyonu

Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Japonya'da düzenlenen Kıtalararası Kupa final maçında ev sahibi ekip Miyagi Max'ı 67-48 yenerek, üst üste ikinci, toplamda dördüncü kez şampiyon oldu.
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Japonya'da düzenlenen Kıtalararası Kupa'nın final maçında ev sahibi ekip Miyagi Max'ı 67-48 yenerek, şampiyon oldu.
“Engelsiz Aslanlar”, Kitakyushu kentinde bu yıl 10. kez düzenlenen Kıtalararası Kupa final maçında ev sahibi ülkeden Miyagi Max ile karşılaştı. Mücadeleden 67-48'lik skorla üstün ayrılan “Engelsiz Aslanlar”, üst üste ikinci, toplamda ise dördüncü kez Kıtalararası Kupa'da şampiyon olma başarısı gösterdi.
Karşılaşmaya Piotr Luszynski, Sofyane Mehiaoui, İsmail Ar, Fikri Gündoğdu ve Mateusz Filipski 5'iyle başlayan Galatasaray, ilk çeyreği 19-15 önde kapadı.
Japonya temsilcisi, devrenin sonuna 7.07 dakika kala 22-21'lik skorla maçta ilk kez öne geçmeyi başardı. Karşılıklı basketlerle geçen ikinci periyot sonunda, skorda 32-32 eşitlik oluştu.
Üçüncü çeyrekte daha iyi oynayan sarı-kırmızılı ekip, son periyoda 49-44 önde girdi.
Dördüncü çeyreğin başında Miyagi Max, oyuna tekrar ortak olabilmek için hamleler yaptı. Ancak üçüncü çeyrekte kazandığı avantajı koruyan Galatasaray, İsmail Ar'ın basketiyle skoru 57-46'ya getirerek, farkı ilk kez çift hanelere çıkarmayı başardı. Son bölümde üstünlüğünü rakibine iyice kabul ettiren Galatasaray, Özgür Gürbulak'ın 3 sayılık atışının ardından skoru 62-48'e taşıdı. “Engelsiz Aslanlar”, son çeyrekteki 18-4'lük bariz üstünlüğüyle sahadan 67-48'lik skorla galip ayrılarak, üst üste ikinci, toplamda dördüncü kez şampiyon oldu.
Galatasaray, daha önce de 2008, 2009 ve 2011 yıllarında bu kupayı Türkiye'ye getirmeyi başarmıştı.
Toplamda 4 kez şampiyon olan “Engelsiz Aslanlar”, 2003'ten beri düzenlenen Kıtalararası Kupa'yı en çok kazanan takım unvanını korudu. “Engelsiz Aslanlar”, geçen yıl da final maçında yine ev sahibi Miyagi Max'ı 68-51 mağlup ederek zafere ulaşmıştı.

1. Çeyrek: 19-15
2. Çeyrek: 13-17 (32-32)
3. Çeyrek: 17-12 (49-44)
4. Çeyrek: 18-4 (67-48)

Bu Koşu...

Bu koşu; hayatın tüm anlamını içinde barındıran, karşı duruş sergileyen, haykıran, yeter artık diyen, geleceğe sımsıkı tutunan, bize doğru yapılan bir koşudur.
Doğudan batıya, karanlıktan ışığa, ıraktan yakına, yokluktan varlığa, çaresizlikten çareye, nefretten sevgiye, dışlanmaktan sahiplenmeye, sessizlikten haykırışa, umutsuzluktan umuda, düşmanlıktan kardeşliğe yapılan bir koşu bu.
Bu koşu, kollarımızı ardına kadar açıp kalbimizin en derin yerlerinden gelen, sevgi ve muhabbet ile karşılayacağımız kardeşlerimizin koşusu.
İnşallah ülkemizde doğu ile batının bu sevgi ve muhabbetle kucaklaşacağı ve kardeşliğimizin derin köklerinin tazeleneceği genel bir koşuya dönüşür. Hep beraber aydınlığa doğru medeniyet koşumuzu yapabiliriz.
İnşallah gözlerimizdeki yaş, kalbimizdeki sızı üzüntülerden değil sevinçlerden olur.
iyiturks

Yunus Emre: Hoşgörü Çınarı


Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk’ün İslam’a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu’ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu’nun birkaç yöresinde “Yunus Emre” adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden “makam” adı verilen yer vardır.
“Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin” diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. Türkiye’nin pek çok yerinde Yunus Emre’nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. 

Zirvedeki Türk: Tunç Fındık

8 bin metrenin üzerindeki 7 zirveye tırmanmayı başarmış tek Türk dağcı olan Tunç Fındık ile dağcılıkta bir dünya rekoru olan 14x8000 hedefini sorduk.
14x8000 nedir?
Yeryüzünde 8 bin metreyi aşan 14 tane dağ var. Çin, Nepal ve Pakistan üçgenindeki bu dağların yükseklikleri, 8 bin 30 ile 8 bin 850 metre arasında değişiyor. Bu zirvelerin hepsine ulaşmak bir tür dağcılık olimpiyatını tamamlamak anlamına geliyor. Dünyada bu seriyi tamamlayabilen sadece 30 kadar insan var. Ben de yolun yarısına geldim. Bunu başaran ilk Türk olmak istiyorum.
En son K2’yi aştınız? Söylendiği gibi en zoru muydu?
Evet, K2 zor bir çıkış oldu. Diyebilirim ki, Makalu ve Kanchenjunga dağlarıyla beraber çıktığım en zor 8 binliklerden oldu. K2, Everest ile mukayese edilemeyecek kadar zor bir dağ. Hava ve tırmanış koşulları istikrarsız, çığ riskleri yüksek. 5 bin 200 metreden zirveye yani, 8 bin 611 metreye dek neredeyse 4 kilometre yükseklikte dik bir buz ve kaya tırmanışı yapılıyor. K2 benim sekizinci 8 bin metre üzeri dağım oldu. 2009’daki  ilk tırmanış denememde hava ve ekip sorunları nedeniyle zirveye ulaşamamıştım. Tabii, K2’ye acemi bir dağcı olarak gitmedim. K2’nin bizim tırmandığımız güney sırtı olan Abruzzi rotasından 2008 yılından beri zirve yapılamıyordu ve 2008 çıkışında da 11 kişi yaşamını yitirmişti. Biz, 31 Temmuz günü 22 kişi değişik saatlerde zirveye ulaştık ve sağ salim geri indik. Aynı gün bu kadar kişinin zirveye çıkması K2 tarihinde bir ilk oldu.
Sırada ne var?
Bahar 2013’de Tibet’teki 8 bin 13 metrelik Shishapangma ve sonbaharda ise Nepal’deki 8 bin 163 metrelik Manaslu Zirvesi var. Yazın ise Güney Amerika’da, Peru’nun 6 bin metrelik dağlarında teknik buz ve kayada tırmanış planım var.
14. zirveye ne zaman ulaşacaksınız?
Tabi bu sponsora ve desteğe bağlı bir şey. Çünkü 14x8000 her şeyden önce maliyetli bir maraton. 8 bin metreyi aşan ilk zirveye 2001 yılında ulaştım. Ancak 14’lük seriye, 2006’daki üçüncü 8 binlik zirvemden sonra başlamaya karar verdim ve altı yılda sekiz zirve geride kaldı. Kalan altı zirveye ulaşmak için sanıyorum dört-beş senelik bir süre var önümde. Yılda iki ya da üçten fazla 8 binlik dağa tırmanamıyorsunuz. Çünkü bu tür bir dağda zirve yapmak en iyi ihtimalle iki ay sürüyor. Ayrıca mevsim şartları da çok önemli. Mesela Nepal Himalayaları’ndaki 8 binlik dağlara tırmanmak için bahar aylarını beklemeniz gerekiyor. Pakistan’da ise sadece yaz döneminde tırmanış yapabiliyorsunuz. 
Türkiye’de sizi heyecanlandıran dağları sorsak?

Aşkın Dili

Aşk kelimelerle anlatılamayacak, anlam kazanamayacak bir soyutluğa sahiptir. Bunun içindir ki yüzyıllardır hakkında yazılmayan da, yazmayan da kalmadı, ancak hiç biri kendi başına aşkı kavrayacak boyuta ulaşamadı. Âşıkların kendilerini ifade etme arzuları ve çabaları, günümüze kadar pek çok muhteşem sanat eserinin ortaya çıkmasına ve pek çok etkileyici yaşam hikâyesine neden oldu. Masallar, oyunlar, danslar, romanlar, şiirler, şarkılar ve aklımıza gelebilecek her türlü ifade biçimi aşkı atlatmaya çabaladı.
Aşk bazen bir bakışla, bazen binlerce satırla, bazense sonsuz bir sessizlikle konuşur. Bir kıymet, bir güç ya da bir çare bulmaya çalışır. Aşk en değerli hali ile sevilene ulaşmanın yolunu arar. Bazen başarılır bazense bu uğurda helak olup kaybolunur.
Aşkın dili şiir derken kastımız, şiirin aşk gibi sonsuzlukta sessizliğin harfleri ile konuştuğunu, geniş anlamları sihirli bir şekilde birkaç kelime ile sunabildiğidir. Aşk ve şiir aynı sihre sahiptirler. Aynı şeyler ile farklı ruhların derinliklerine çok güçlü bir şekilde hükmedebilirler. Bu sihir akıl dünyası ile anlaşılamayacak bir yapıdadır.
İşte bu nedenledir ki şiirin büyüsüne kadınlar, aşkın büyüsüne erkekler kapılır. Aşk sihirli bir andır, şiir bu anları anlatır. Kadın sihri yayan, erkekse bu sihre kapılandır. Kadınlar anlayan, erkekler anlatan taraftadır. Kadınlar aşk olunan erkekler aşktan yanan taraftadır. Çünkü ruhun karmaşık ve soyut dili kadınların, aklın yalın ve anlaşılır dili erkeklerin ana dilidir. Kadınlar anladıklarını anlatamama, erkeklerse anlattıklarını anlamama durumundadırlar.
Şiir aşkın dilidir; Erkekler tarafından yazılıp, kadınlar tarafından okunan... 

iyiturks