Uçan Anne ve Aras Bebek

O kadar yoğun ve değişken bir gündem içinde pek çok önemli gelişme ülke gündemine gelmeyi başaramazken, Ordu'da bir annenin yapmış olduğu gözü kara fedakârlık direkt manşetten önümüze geldi ve uzun bir süre de önceliğini korumayı başardı. Öyle ki saatlik değişen manşetlere rağmen bu olay günlerce durdu manşet üstü yerde.
Bizler ne kadar hiddetli, sert bir karakterde olsak ta hiç bir zaman "Vicdani Melekelerini" kayıp etmemiş bir toplumuz. Her ne kadar bu görüşe aykırı istisnai olaylar örnek gösterilmek istense de, kendiliğinden gelişen toplumsal tepkilerimiz hep insanidir. Hiç bir zaman hiddetimiz vicdanımızı esir almamıştır.
Bu yazıyı kaleme almamıza etken olan nedenlerden biri de, olaydan sonra Ülkemizin değişik yerlerinden anneye gönderilen çiçekler ve şükran dilekleri oldu. Öyle ki bu tepkileri okurken bile tüylerimiz diken diken olup, gözlerimiz yaşla doldu.
Sanki "O" anne ile hepimiz "O" güzel çocuğun peşinden aşağı atlamış, kurtuluş sevincini de beraber yaşamışız. Bu günümüzde rastlanılan kolay bir şey değildir. Bizler hala taşlaşmamışız. Bu gurur duyulacak ve insanlık adına sevinçle karşılanacak bir şeydir.
Evladının peşinden uçan bir anne ile ona alkış tutan bir milletin Vicdanı pamuk gibi olur. Bembeyaz ve kuş gibi hafif. Ne mutlu bizlere ki böyle uçan annelere taş kesmemiş vicdanlara sahibiz.
Bundan dolayı bizlerin sanal kahramanlara ihtiyacı yoktur. Çünkü ihtiyaç olduğunda hepimiz birer kahramana dönüşürüz. Bundan dolayı bizlerin ihtiyacı yoktur özel ve yapay karışımlara, kalplerimizi yumuşatan.

Nejat! Yaşam Bir Oyun Değil, Yeniden Başlayacağın!

Aylar önce bir yazımızda "Hayat bir oyun değil, yeniden başlayacağın" diyerek, yaşamın ciddiye alınması gereken bir konu olduğunu dile getirmiştik.
"Hayat geri dönüşü olmayan bir yolculuktur. Geçen zaman mazidir. Yol bittikçe yolcu olgunlaştıkça farkına varmaya başlar gerçeklerin."
Nejat anlaşılan bu senin için geçerli bir durum değilmiş. Yol bittikçe bırak olgunlaşmayı, gittikçe çocuklaşan ve saf gözlerle dünyaya bakan biri yapmış seni zaman.
Sen oyun oynamaya hevesli, çocukluğuna doymayan birisi olarak bu son oyunda yalnızsın. Hiç kimse oynamayacak bu oyunu seninle. Sense saf halinde güleceksin onlara; Sahte gülüşleri ile sana alkış tutanlara.
"Yaşamı" avuçlarına alıp, insanların içine işleyen sıcak gülümseyişin ile sevgi adına, dürüstlük adına, çocukça kahramanlık adına aramızda dolaşıp durdun. Senin bu yaşamı hiçe sayan davranışın üzerinden binlerce kişi prim yapmaya çalıştı. Kimi alkışladı, kimi yazılarında methiyeler düzdü, kimi sırtını sıvazladı, kimi yanında eşlik etti, kendini yok edişinde.
Sen bir aydınlık görüp, yaşamın ellerinde bir ışığa yürüdün. Işık parladıkça gözden kayıp oldun, bizlerden koptun.  Sonunda gözleri kör eden bembeyaz bir aydınlığa ulaşınca aramıza döndün yoğun bakım odasında. Şimdi koptu her şey, sen derin bir uykuda dinleniyorsun en sonunda. Umarız uzun sürmez bu istirahatın de dönersin tekrar dünyamıza sağlıkla.