Türk
işadamı Kenan Şahin, Aydın’da doğmuş. Yedi kardeşin altıncısı. Daha sonra DP
milletvekilliği yapmış işadamı babayla ev kadını bir annenin oğlu. İlkokul
eğitimini Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerden almış. Çoğu kadın olan
hocalarının onları teoriyle boğmadığını, pratiği de öğrettiğini söylüyor: “Bir
gün matematik öğrenirdik, bir gün okulun çatısını tamir ederdik.”
1952’de
babasının isteğiyle başladığı Robert Kolej’de ‘taşra’dan gelen biri olarak
İstanbulluları geçmenin onun için çok önemli olduğunu anlatıyor. Orta 3’teyken
AFS programıyla California’da bir ailenin yanına gitmiş, Amerikan tarzı hayatı
orada öğrenmiş. O yıl (1957) Sputnik’in fırlatılışını evinin çatısından
izlediğini hatırlıyor. Teknolojiye ilgisini perçinleyen bu olay ona sınırları
aşabileceğini hatırlatmış.
1982’de
küçük bir sermayeyle kurduğu bilgisayar sistemleri firması Kenan Systems’ı
1999’da Lucent Technologies firması 1.48
milyar dolara satın almış, Şahin de firmanın yazılım ürünleri grubunun genel
müdürü olmuştu. Parasının 100 milyon dolarını eski okulu Massachusetts
Institute of Technology’ye (MIT) bağışlaması ABD’de olay olmuştu. Çünkü bu, o
trihe kadar yapılan en yüksek bağıştı. Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın 2000’de Türkiye ziyareti sırasında
TBMM’de yaptığı konuşmada, ondan söz etmesi tesadüf değildi. Son ödülü bahane
edip Şahin’e bu masal gibi hayat hikâyesini sorduk...
ABD’ye
ilk adımı nasıl attınız?
İkinci
sınıfta, Robert Yüksekokulu’nda öğretilmeyen endüstri mühendisliğiyle
ilgilenmeye başladım. O dönemki başkanvekili Dr. Hazen aynı zamanda MIT’de
profesördü. Yatay geçiş başvurusu yaptım ve dünya çapında kabul edilen 20
öğrenciden biri oldum. Burs kazanıp gittim. O dönemde döviz sıkıntısı vardı.
Sınavı geçmeme rağmen elime geçen sadece 50 dolardı. Küçük bir çanta ve 50
dolarla Amerika’nın yolunu tuttum. Üçüncü sınıfta başladığım MIT’de çok
başarılı oldum, tam burs kazandım. 1963’te diplomamı aldım ve doğrudan MIT’de
doktora programına kabul edildim. 1968’de doktorayı bitirince orada
öğretmenliğe başladım. Türkiye’ye dönme isteğim hep vardı. 1969’da öğretmenlik
için Robert Yüksekokulu’na döndüm ama bir yıl sonra okulun kapanacağını
öğrendim. MIT geri çağırdı, ben de Türkiye’ye kendimi bir yıl daha geliştirip
dönmeye karar verdim. Ama her kesin dönüş denememde bir krizle karşılaştım,
sonunda da ABD’ye yerleştim.
Kenan
Systems’ı nasıl kurdunuz? Bugün teknolojinin her alana hâkimiyeti şaşkınlık
verici bir noktada, o dönemde durum nasıldı?
1982’de
MIT’deyken 1000 dolarla bilgisayar sistemlerindeki fikirlerimi
gerçekleştirebileceğim küçük bir firma açmayı denedim. Biraz şans, biraz da
çevrem sayesinde 1986’ya kadar çok başarılı oldu. Firmayı büyütmek çok zordu
çünkü başarısından emin olmadığım için kredi almak istemiyordum. Çocukluğumda
gözlemlediğim babamın ticaret deneyimleri çok yardımcı oldu. Yine onun
anlattığı Nasreddin Hoca fıkralarındaki kıssadan hisseler iş hayatındaki bazı
problemlerde yol gösterdi. 1986’da tüm profesyonel görevlerimden çekilip
enerjimi iş hayatına adadım.
Kenan
Systems’ı sattıktan sonra Tiax’ı kurdunuz. Onu da belli bir seviyeye getirip
satacak mısınız?
2001’de
Boston’a, akademik kariyere ve kısmi emekliliğe döndüm. 2002’de ABD’nin en eski
teknoloji şirketi Arthur D. Little Inc. iflas etmişti. Kurduğum küçük şirket
Tiax, bu teknoloji malzemelerini ve laboratuvarı satın aldı, 200 teknoloji
uzmanını da işe aldı. Böylece üstün başarılı mühendislere ve bilim insanlarına
sahip büyük bir teknoloji geliştirme şirketine dönüştü. Planım enerji
teknolojileri alanında yenilikler üreten bir firma olarak devam ettirmek.
Türkiye’yle
bağlarınız var mı hâlâ, gelip gider misiniz?
Tabii,
çok kuvvetli bağlarım var. Eşim ve ben Türkiye’de doğayı çok seviyoruz.
Tırmanıyoruz, kayıyoruz, sık sık Bodrum’a ya da Kapadokya’ya gidiyoruz.
Çocuklarım ve torunlarım da Türkiye’ye bayılıyor. Aydın, İzmir ve İstanbul’da
harika akrabalarım var, her gidişimizde mutlaka görüşürüz. 1961’den beri
neredeyse kesintisiz olarak Amerika’da yaşamama rağmen, dile giren yeni
kelimeler hariç Türkçem çok iyidir. Eşimin de Amerika’daki ve İngiltere’deki
akrabaları Türkiye’ye geldiler ve çok mutlu hatıralarla ayrıldılar. (Kaynak:1)
İnternetin
keşfine yardımcı oldu
Şahin
yapay zeka konusunda çalışmaya başlar. 1965 - 67 yıllarında bilgisayar ile
yakından ilgilenen Şahin, bu alanda önemli buluşlara imza atar. Şahin yaptığı
araştırmanın özetini şöyle anlatıyor; "Ben o zamanlar modül diyordum -
makro bilgisayar henüz ortaya çıkmamıştı. Dinamik bir şekilde makinelerin birbirleriyle
konuşabilmesi ve aralarında işbirliği yapabilmesi. Onunla ilgili buluşlarım
oldu. Patentlerim oldu. O zaman internet yoktu ortada ama ona çok benzer
buluşlardı. İlk interneti bulan bir kuruluş vardı. Benimle de görüştüler, onlar
'7, 8, 10 bilgisayarı biraraya getireceğiz sen ise milyonlardan bahsediyorsun'
demişlerdi" diyor.
Türkiye
buluş lideri olabilir
Şahin,
Türkiye'de inovasyon klinikleri kurmak istediğini belirterek: "Dünyanın
her yerinde pırıl pırıl, heyecan dolu bir şeyler yapmak isteyenler var.
Türkiye'de 80'e yakın üniversite var, her birinde yeni fikirler ortaya çıkıyor.
Bunların hayata geçirilmesi dünya için önemli. Benim arzum Türkiye'nin bu
sahada liderlik gösterebilmesi. Avrupa'da bilgi geliştirilmesi için birçok
yatırımlar yapılıyor. Tatbikat değil bilgi geliştirme."
Türkiye'de
bu konuyla ilgili bir konferans kurmak istediklerini belirten Şahin,
"Amerika'da Consultant Competetiveness isminde bir kurum var. Burada 50
üniversitenin rektörleri vardır. 50 tane firmanın CEO'ları buraya üyedir.
TÜSİAD'ın ve Sabancı Üniversitesi'nin teşvikiyle bir benzeri burada kuruldu.
Önümüzdeki yıl hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı yani Ege Bölgesi'ni kapsayan
bir konferans kuracağız" diye konuşuyor.
Ön
tatbikat yapmanın Türkiye'ye zaman kazandıracağını iddia eden Şahin bu konuda
somut adımlar da attı: "İnovasyon Tatbik Merkezi kurmak üzereyiz.
Üniversitelerde bu konunun mühendislik bölümlerinin açılmalı. Buluş
mühendisleri yetiştirebiliriz. Türkiye'de 5 - 10 - 20 kişilik firmalar, kurmak
gerekiyor. Dünyanın her yerinden fikirleri buraya alıp geliştirip sonra
başkalarına verebiliriz. Kısmen Japonya'nın 1960 - 70 - 80 yıllarında yaptığını
yapmalıyız."
Prof.
Kenan Şahin halen MIT'nin yönetiminde, Boston Bilim Müzesi'nin yönetiminde,
Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nin yönetiminde, Boston Senfoni orkestrası'nın
yönetiminde ve Amerikan Saha Hizmetleri Kurumu'nda görev alıyor. Halen
üniversitede araştırmalar yürüten Şahin, 1999 yılında kurduğu Kenan Systems
şirketini dünyaca ünlü Lucent Technologies şirketine sattı ve daha sonra
Lucent'in yazılım bölümü olan Bell Laboratuvarları'nın başkan yardımcısı oldu.
2003 yılında MIT'ye 100 milyon dolar bağışlayan Şahin, Dünya Ekonomik Forumu
tarafından 2003 yılında Dünyanın Teknoloji Öncüsü 40 kişi arasında gösterildi.
Şahin 2003 yılında 100 yıllık bir firma olan ve 2002 yılında iflas eden Arthir
D' Little şirketinin ar - ge departmanı olan bölümü alarak TIAX LLC firmasını
kurdu ve şu anda da bu şirketi yönetiyor. Şahin eşi Andrea Şahin ile Boston'da
yaşıyor. (Kaynak:2)
Adı
Kenan Şahin. Ona Amerika'da ‘‘Türk Bill Gates'i’’ diyorlar. Bilgisayar
dünyasının son milyarderi Kenan Şahin, ‘‘Kenan Systems’’ adlı şirketini
geçenlerde iletişim dünyasının dev şirketi Lucent Technologies'e 1.5 milyar
dolara (yaklaşık 525 trilyon TL) satarak tüm dikkatleri üzerine çekti.
Kenan
Şahin, bizi kapıda karşılıyor. Yüzünde güleç bir ifade, ses tonu yumuşak,
davranışları içten ve alçak gönüllü. Çay kahve ikramı için gözden kayboluyor.
On dakika sonra iki elinde taşıdığı kağıt bardaklarda yanımıza geliyor ve
mahçup bir ifadeyle gecikmesine açıklık getiriyor:
-
Kusura bakmayın, bizde çay ve kahveci yok. Benim sekreterim de yok...
Zenginin
çok çeşidini gördük ama Kenan Şahin farklı. Aydın doğumlu Şahin'in Amerika'da
en zengin Türk olduğu kesin. Paranın yanı sıra ilim irfan, akademik kariyer ve
şöhret, hepsi Kenan Şahin'de var. Oysa konuğuna kahve ikramını bile kendisi
yapıyor. Sekreterinin sekreteri olan alıştığımız zenginlere hiç benzemiyor
Kenan Şahin. Bıyığı henüz terlemiş, ayağında bluciniyle yeni mezun personeli
dahi yanından geçerken ona ‘‘içtenlikle ‘‘Merhaba Kenan’’ diye ilk adıyla
sesleniyor.
Bilgisayar
Yıldızı
Bankacılık,
finans, iş ve ticaret áleminin saygın gazetesi The Wall Street Journal'ın bir
editörünün ‘‘Gözümüzden kaçan cevher’’ dediği Kenan Şahin, bilgisayar
dünyasının son yıldızı. Büyük bir süratle gelişen bu sektörde Kenan Şahin
ayarında bilim adamı da pek yok:
‘‘Aydın
Cumhuriyet İlkokulu'ndan sonra 1952'de İstanbul'da Robert Kolej'de okudum.
Mühendis olduktan sonra ABD'ye geldim. MIT'de (Massachusettes Institute of
Technology) mühendislik ve işletmecilik bölümlerini bitirdim. MİT beni doktora
programına aldı. Mezun oldum ve profesörlüğe kabul edildim. Bu arada bilgisayarların
birbirine bağlanma sistemlerini geliştirerek dünyanın çeşitli yerlerinden
patentler aldım. 1968'de Türkiye'ye dönerek Robert Kolej'de öğretim üyeliğine
başladım. İki yıl sonra 1970'te Amerika'ya döndüm...’’
Şirket
Kuruyor
MİT'te
işletme öğretim üyeliği sırasında Kenan Şahin ‘‘En İyi Öğretim Üyesi’’
seçiliyor. Her yerden öğretim üyeliği teklifi alan Kenan Şahin, MIT'in yanı
sıra Amhurst, Harvard, Sloan School of Management gibi ABD'nin en ünlü
üniversitelerinde dersler veriyor. 1982 yılında Aydın doğumlu profesör 1000
dolar sermaye ile ‘‘CMD’’ adlı bir şirket kuruyor:
‘‘İlk
elemanlarımı MIT'ten aldım. Kısa zamanda Citibank, US West, AT&T, Bell
Atlantic gibi şirketlere bilgisayar programları hazırlamaya başladık. İşler
büyüyünce profesörlüğü bırakıp 1985'te şirketimi geliştirmeye koyuldum...’’
Dünyaya
Açılış
Kenan
Şahin, MIT'in iki eski rektörü Howard Johnson ile Jerome Wiesner'i ve Bell
Laboratories Direktörü Prof. A. David'i şirketine baş yönetici olarak alıyor.
ABD eski başkanları Kennedy, Johnson ve Richard Nixon'ın'ın bilim
danışmanlığını yapmış bu yöneticilerin isteği üzerine ‘‘CMD’’ adını 1989'da
‘‘Kenan Systems’’ olarak değiştiriyor:
‘‘1986-1994
arasında yavaş ama sağlıklı büyüdük. 30 kişilik firmamız, 1991'de 90 kişiye
çıktı. US West, AT& T, British Telecom, Bell Atlantic ve French Telecom,
AOL, Siemens AG müşterilerimiz arasına girince piyasanın ilgisini çektik.
Amerika dışında ilk ofisimizi 1992'de Londra'da açtık. Arkasından Paris, Münih,
Madrid, Singapur ve Sidney'de ofisler açtık. Şimdi 800'ü aşkın elemanımız var.
Hemen hepsi Harvard, Yale, MIT, Oxford ve Cambridge mezunu gençler...’’
ABD'nin
en büyük 5 şirketinden biri olan telekomunikasyon devi Lucent Technologies,
software sahasına girmek için ‘‘Kenan Systems’’e gözünü dikiyor. 136 bin
çalışanıyla piyasa değeri 150 milyar dolar olan Lucent, Kenan Systems'in
sağlıklı gelişmesini, 4 yıl içinde cirosunun katlanarak büyümesini dikkate
alarak Kenan Şahin'e birleşme teklifinde bulunuyor:
‘‘Bağımsız
maliyeciler, bizim şirketin 3 milyar dolar değerinde olduğunu bildirdiler. Ama
ben Kenan Systems'i aynı alanda bir numara haline getirecek şirketin Lucent
olduğunu göz önüne alarak 1.5 milyar dolarlık tekliflerini kabul ettim.
Şirketimi devrettim, ama Kenan Systems adı altında gene baş yönetici benim.
Lucent'in 5 bin araştırmacısı olan Bell Laboratories'in üç başkan
yardımcılığından birini de üstlendim. Bu çok önemli, şeref verici bir
unvan...’’
Trilyonerin itirafları
- Paracı değilim. Lüks araba ve evlerde gözüm yok.
- 500 dolarık ceket almam, daha ucuzuna bakarım.
- Ofisimde sekreterim olmadığı gibi evimde hizmetçi ve aşçım da yok.
- Alışverişimi kendim yaparım.
- Çanta ve bavulumu kendi taşırım.
- Şoförüm de yok. Tek lüksüm Mercedes ML 320 arabam.
- Ivır zıvır şeylere para harcamam.
- Pek çok düşüncemi babamdan aldım. Çok dürüst ve insanlara düşkün bir adamdı.
- Mevki ve para insanların düşüncesini değiştiriyor. Buna engel olmak için şirketime dışarıdan yönetici getirdim. Aldığım maaşı onlar tespit ediyor.
- Tek hobim yürümek ve seyahat.
- ABD'nin en önemli bilgisayar programları üreticisi olmak istiyorum.
- Bir vakıf kurup başta Türk gençleri olmak üzere yetenekli öğrencileri okutmak istiyorum. (Kaynak:3)
Evet büyük başarılara imza atmış, çalışkan, zengin bir Türk, okurken bile göğsüm kabardı ama Türkiye'ye ne faydası olduğunu bilen yok. Umarım bundan sonra bir şeyler olur. (Kudret Kemal)
YanıtlaSil