Myra'nın liman kenti olarak bilinen
Andriake, Myra'ya beş dakika uzaklıkta olan Çayağzı'ndadır. Her ne kadar
Myra'nın liman kenti olarak bilinirse de Myra'nın yanında müstakil bir şehir
olmalıdır. M.Ö. 197'de III. Antiokhos filosuyla Anadolu kıyılarındaki
Ptolemaiosların elinde bulunan yerleri alarak Andriake'ye gelmiştir. Traian da
Myra'da konaklarken bu limanın iyi bir şekilde planlanması gerektiğini
belirtmiş, ne var ki Traian'ın bu fikri kendi zamanında uygulanamamış ancak Hadrian
zamanında olabilmiştir.
Andriake kalıntıları, Demre'ye yakın
kısımda liman ağzında tepenin eteğinde yer alır. Harabede ilk görülen şey şehre
su ulaştıran aquadüktlerdir. Liman ağzında görülen görkemli yapı kalıntısı,
Roma Devri'neden kalma bir meydan çeşmesinin bize kadar gelen kısmıdır.
Harabenin en büyük yapısı Plakoma adı verilen agoradır. Bu agoranın üç tarafı
dükkanlarla çevrili olup ortasında büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Agoranın
batısında ise Granarium (silo) adı verilen 65x 32 m ebadında 7 odadan meydana
gelen bir hububat deposu yeralır. Bütün odalar birbiriyle irtibatlı olup
cephelerinde aynı kapılar bulunmaktadır. Ayrıca yanlarına da bekçi odaları
yerleştirilmiştir. Cephesi düzgün taşlarla kaplanmış binanın ara ve arka
duvarları poligonal tarzda yapılmıştır. Kapı üstündeki kitabesinden ve orta
yerdeki Hadrian ve karısı Faustina'nın kabartmasından binanın M.S. 129
yıllarında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Günümüze iyi bir şekilde gelebilen
görkemli silo binasında M.S. V. yüzyılda burada görev yapmış olan Herakleon
isimli bir memurun rüyasıyla ilgili kabartmalar da yer almaktadır.
Silonun önünde ev kalıntıları ile
liman caddesi, caddenin önünde de üstleri yarıya kadar açık gemi barınakları
bulunmaktadır. Yamacın batısında gözetleme kulesi yer alır. Limanın kuzey
kısmında da Roma Devri'ne ait Lykia tipi lahitlerin yer aldığı nekropol sahası
bulunur. Burada da iki Bizans kilisesi vardır.(1)
Koyun iki yanına
yayılmış kalıntıları ile arkeoloji meraklılarında halen heyecan uyandırıyor. Roma
imparatorluğu zamanında, Andriake’den Lmyra’ya bir gemi gidip gelirdi. İki
liman arasında gizlice çalışan bu gemi, yılda bir defa Lmyra’dan, bir defa da
Andriake’den hareket eder ve iki kıyıdaki zenginlerin özel alışverişlerini
gerçekleştirirdi. Bu alışveriş öyle iştah kabartıcıydı ki, bütün bir yıl
yetecek kadar kazanç sağlanırdı.
Haksız rekabete
neden olan bu gizli seferleri düzenleyenler, demokrasi iddiasıyla işe koyulan
imparatorluk denetçileri tarafından tespit edildiğinde ağır para cezalarına
çarptırıldılarsa da sonuç yine onların lehine gelişti. Karar açıklandı, bu
gemilere göz yumulacaktı; her bir yolculuk için bu kentlere para ödenmesi,
denetçilere elde edilen gelirin dörtte biri ve kargo ücretlerinin verilmesi şartları
ile…
Myra’nın limanı
olarak da bilinen Andriake, Plinius’a göre, Masikytos (Bey) ile Myra
arasındaydı. Deniz rotalarını ilk defa gerektiği gibi tasvir eden rehber kitap
“Stadiasmus Maris Magni”ye göre Andirake, Simena’dan 40 stadion yani yaklaşık 8
kilometre uzaklıktaydı.
Her iki
konumlandırma da doğruydu. Ayrı bir kent olmaktan çok, adı hep Myra ile anılan
Andriake, Seleukos Kralı III. Antiokhos’un İÖ 197’de bölgede egemenlik ilan
etmesiyle birlikte varlık göstermeye başladı.
Antik kaynaklara
göre, Andriake limanını koruyan zincirler vardı. Bu zincirler Roma döneminde
imparatorluk komutanı Spinther’in haraç toplaması için buraya gönderilmesi ile
kırılacaktı. İÖ 42’de Myra’nın para vermeyi reddetmesi üzerine Spinther, kente
limandan girmenin göz korkutucu olacağını düşündü ve askerlerine Andriake
limanındaki zincirleri kırmalarını emretti. Komutan bu düşüncesinde haklı çıktı
ve Lykia’daki büyük yerleşimler, iyi korunan liman kentlerinin bile karşısında
savunmasız kaldığı Spinther’a para vermeyi kabul ettiler.
Üstelik, bu yerleşimler daha sonra imparatorluğun da sadık bekçileri haline geldiler. Öyle ki, MS 48’de Andriake’yi ziyarete gelen imparator Tiberius’un evlatlığı Germanicus ve karısı Agrippina, limanda büyük şölenlerle karşılandılar. Çift, kenti dolaşırken adlarına dikilmiş heykelleri görünce büyük memnuniyet duydular ve Andriake ile Myra’yı Roma’nın Lykia’daki en sadık kentleri ilan ettiler.
Koyun kuzey
tarafında Roma evleri, kemerli bir anıtsal çeşmenin kalıntıları ve lahitlere
rastlarken, güney yakada agorayı, liman binalarına ait temelleri ve bir liman
gözetleme kulesine ait parçaları görürsünüz. Ancak Andriake ne bir tapınak ne
de görkemli bir tiyatro ile anılır. Andriake’nin dünya tarihine armağanı, Roma
İmparatoru Hadrianus’a adanan granariumu yani “tahıl ambarıdır”
Bugünkü dev siloları
andıran yapı, Patara ile birlikte bölgenin en büyük granuriumu olarak anılırdı.
Başka limanlardan Andriake’ye yaklaşanlar ilk olarak bu granariumu görürdü.
Agoranın batısında
kalan bu sekiz odalı granarium, 65’e 32 metre boyutlarında, cephesinde iki bekçi
odası bulunan bir yapıydı. Ön cephesinde duvar boyunca ilerleyen latince yazıt,
burasının imparator Hadrianus’a ithaf edildiğini belirtirdi.
Cephesinde
İmparator Hadrianus ve eşi Faustina’nın kabartma büstleri bulunan yapının en
ilginç kısmı ise, bir depo bekçisinin gördüğü rüyalarla ilgili kabartmalarıydı.
Bekçinin uyku sırasında ve rüyadaki halini anlatan tasvirin buraya işlenmesi
pek sık rastlanan bir durum değildi.
Çatısı dışında
neredeyse tamamen ayakta duran bu dev bina, MS 130’da, imparator burayı ziyaret
etmeden bir yıl önce yapılmıştı.
Aslında 2. yüzyılla
birlikte Roma’nın erzak temin politikası değişmişti. Artık belli noktalarda
büyük toplama merkezleri yapılmakta ve buralardan erzak Roma’ya gemilerle sevk
edilmekteydi. Bu biriktirip taşıma işlemi nedeniyle “İmparatorluk Horreum”u denilen
bu dev silolar yapılmıştı.
Hıristiyanlık
tarihi için de önem taşıyan Andriake, antik kaynaklarda kendine özel bir
nedenle yer bulur. Aziz Paulus’un Roma’ya giden kutsal rotasında burada durduğu
anlatılır.
MS 60 Yılında
burada gemi değiştiren Aziz Paulus aslında Roma’ya hesap vermek üzere yola
çıkmıştır, ama gerçek hedefi, Roma’nın Hıristiyanlığı kabulünü sağlayacak
çalışmaları bizzat dünyanın o dönemdeki başkentine taşımaktır.
Azizi Paulus’un bu
molası yıllar sonra Myra’nın bir piskoposluk merkezi olmasına yol açacaktır.
Aziz Paulus kadar Andriake için önem taşıyan diğer bir din adamı da, hikâyelerine
konu olduğu için, mucizeleri ile bilinen Aziz Nikolaos’tur.
Daha çok Myra’nın
limanı olarak bilinen Andriake, Roma İmparatorluk döneminde Patara ve Phaselis
kadar önem taşıyan, özerk yönetime sahip bir kente dönüşmüştür.(2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iyi ve güzel...