Bir Yabancılaşma Hikayesi : Arda Turan

Gündemimizde Futbol Milli Takımımızın Euro 2016 da aldığı başarısız sonuçlar var. Bir önceki yazımızda bu konudaki görüşlerimizi kaleme aldık.
Bu yazımızın öznesi Arda Turan. Takım kaptanı olması, çok fazla beklenti olması ve çeşitli nedenler ile aşırı biçimde kamuoyu önünde olması sebebi ile başarısızlığın asıl aktörlerinden sayılıyor.
Uzun bir süre soluksuz biçimde yükseliş trendinde olan yaşamı birden bire aşağıya doğru devrilmeye başladı. Barcelona gibi hayallerinin takımında oynama onuruna ulaşan, milli takımda kaptanlık sorumluluğu verilen bir starken, şimdi her taraftan gelen acımasız eleştiri oklarının hedefinde.
Aslında şu an ki durum açık açık kendini belli eden ve geliyorum diye yüksek sesle seslenen bir konu. Bunu sadece görmek istemedik.
2015 yılında Arda'nın sosyal medyada ki şu paylaşımından "Kendimi kötü hissediyorum; bazen doyumsuzluğuma, aç gözlülüğüme kızıyorum, hiçbir şey yokken. Allah çok şey verdi ama işte insanız... Hep biraz daha fazlasını çekiyor nefis. Daha fazla para, daha fazla araba, daha fazla ev. İnanın hiçbir şey olmuyor. Olmayan olsun, olan daha fazla istiyor, bu mücadele hayatı alıp gidiyor. Eskiden haftada bir kere köfte yerdik. Çok iyiydi bizim Atilla abinin köftesi, çeyrek severdim ekmeği çıkartıp üstüne kapatırdı. Şimdi her gün köfte var ama aynı tat yok. Böyle bir şey işte hayatın sınavı... Yokken özlem duyulan, varken sıkılınan... Annem bazen '70 metrekare evi özlüyorum' diyor. Haklı, çünkü o zamanlar daha samimiydi her şey. Babam geçen gün anneme 'Arda'yla gezdik, bana çok sarıldı' dedi, mutlu olmuş." etkilenmemiz üzerine kaleme aldığımız "ArdaTuran: Şimdi her gün köfte var ama aynı tat yok" isimli yazıda şu tespitlerde bulunmuşuz:
Hayat büyüdükçe insana şekil verir ve kendi yolunu seçmesi konusunda zorlar. Kimine dert, tasa, yokluk verir sınar; Kimine ne gam verir, ne tasa, üstüne de bonkörce varlık verir sınar.
Tepkilerimiz bizi biz yapar. Ömür uzun bir yolculuk gibi görünse de, yaş geçtikçe zaman hızlanır ve neticede göz açıp kapama anı kadar bir sürede sona erir, haber vermeden.

En zor sınavlardan biri varlık içinde, güçlü kuvvetli iken verilen mücadeledir. Bizi biz yapan karakteristik özellikler o zaman daha bir zor zapt edilir, daha bir zor eğilir, daha bir zor şekle girer. Gözümüz, burnumuz, popomuz yukarılarda olduğundan neyi kırık döktüğümüzü, neyi ezip geçtiğimizi, neye kör sağır kaldığımızı pek anlayamaz, bilemeyiz. Hayatı hep yukarılarda lay loy lom biçiminde sanarız.
Gücün, kuvvetin, varlığın yalancı havasından, şişkinliğinden ve sebep olduğu yüksek egolu kibirden kurtulmak veya vazgeçmek çok zordur. Öyle an gelir ki bırakın ahbabı, akrabayı gün gelir insan anne babasına, hatta eşine çocuğuna zaman ayırmak için bile kişisel asistanından randevu almaya kadar götürür işi. O kadar yabancılaşır ve yabanileşir kendi özüne ve kendi atasına.
Arda Turan’ın aşağıdaki açıklamalarını okuyunca bu ve benzeri düşünceler geldi aklımıza. Bize göre Arda samimi bir yüzleşme yaşamış ve gittiği yolu doğru rotaya yöneltmiştir. Bir insanın babasının “O” sarılıyor diye mutlu olması ve bunun önemli bir an olarak yansıması, başlayan yabancılaşmanın ve dönülen doğru anın kesişmesi olarak algılayabiliriz.
Bu hayatın tuzaklarıdır ve Arda bu tuzaklara karşı uyanmış ve kendi ile yüzleşmiştir bu yazıda. Aslında bu onun için çok zor bir yüzleşme ve dışa vurumdur. Kolay olan kendini kandırmayı ve kendisi dışındakileri suçlamayı tercih etmek yerine kendi nefsine karşı bir mücadeleye girmiştir. Bunu yaparken de hiç kimseye muhtaç olmayacak bir zenginlikte ve pek çok kişinin rüyasında bile göremeyeceği bir kariyerin en yüksek noktasında yapmıştır.
Temennimiz, bu yazı, onun için “Kendine yabancılaşmanın” “Şana/şöhrete/varlığa teslim kibirli bir nefse teslim olmanın” kurtuluşu olan bir an olur ve hayatta mutlu olan, tat alan ve bunu sevdikleri ile paylaşabilen bir yolculuğa başlangıç olur.
Bizce varlığa şükretmenin sorumluluğu, yokluğa sitem etmemenin zorluğundan fazladır. Çünkü varlığın şımartması kadar yokluğun olgunlaştırması aynı kolaylıktadır. Arda’nın yaradana Şükrü sona saklaması bu işin zorluğundandır. Şükür külfetli ve çeşitli sınavlara tabidir. Bunların en başında alçak gönüllük, kendini bilme, nefsine gem vurabilmek ve yüzleşebilmektir. Aşağıda bu yazıya vesile olan samimi olarak dile gelmiş açıklamayı bulabilirsiniz.
İşte bu yazıda ki "Temennimiz, bu yazı, onun için “Kendine yabancılaşmanın” “Şana/şöhrete/varlığa teslim kibirli bir nefse teslim olmanın” kurtuluşu olan bir an olur ve hayatta mutlu olan, tat alan ve bunu sevdikleri ile paylaşabilen bir yolculuğa başlangıç olur." ne yazık ki gerçekleşmeyen bir dilek olarak kalmış ve şu an ki noktaya varılmıştır.
Arda'nın sosyal medyadaki bu mesajı aslında bir nevi yardım çağrısı ve içine düştüğü girdaptan kurtulma çabası idi.
Sonraki günlerde basında çıkan şu haber ise girdabın Arda'yı içine aldığının malumu idi: "Dünyanın önde gelen spor sitelerinden goal.com, dün La Liga'nın en kötü 11'ini belirlemiş, milli futbolcuya da bu 11'de yer vermişti. Bu konuyla ilgili Arda Turan'ın bir takipçisi, bir fotoğrafının altına 'Reklam yıldızlıklarından arta kalan zamanlarında futbolunu geliştirmeye çabalamanı tavsiye ederim. La Liga'da sezonun en kötü 11'ine girerek ülkemizi gururlandırdın. Hayat sana güzel. Şova devam.' şeklinde yorum yapınca, yıldız futbolcu çılgına döndü. Arda, bu yoruma 'Seni bulacağım, şov nasıl olacak göreceksin' şeklinde tehdit dolu sözlerle yanıt verdi. "
Kendine yabancılaşmanın dışa vurumu o mesaj, sportif olarak düşüş ve beraberinde getirdiği olumsuz haberler, alçak gönüllüce karşılanması gereken bir eleştiriye alenen bu şekilde tepki göstermek Ardan çıkmazdaki hallerinin en bariz işaretlerindendi.
Temelinde aşırı gelen, başarı, para, güç ile bunların oluşturduğu yapay çevrenin Arda'da ki yan etkileri idi. Bu yapay dünyanın tavan yaptırdığı egonun en belirgin hali ise İspanya maçı öncesi Arda’nın söylediği “Benim bir şeyi ispatlamaya ihtiyacım yok” cümlesinde idi.
Bunların yarattığı yapaylıkla mücadele çok zordur. Bu rüzgara kendini kaptırmadan özünü korumak inanılmaz bir nefs mücadelesi gerektirir. Bunu başaramayanlar "Yabancılaşmanın" getirdiği “başkalaşım” ile kendi kontrolünde olmayan bir hayatın sürüklediği zamanları yaşar.
Bize kalırsa bu yabancılaşmanın ve sürüklenmenin başlangıcı da özel hayatındaki radikal değişiklik ile kendini göstermiştir. O günden sonra hiç bir şey asla eskisi gibi olamamıştır. Kontrolü bir kere kayıp etmenini dezavantajı ile bu günlere sürüklenmiştir.
Artık bu turnuva ile alenen ortaya çıkan bu sürüklenmenin çok önemli uyarısını Fatih Terim bir TV programında "Milli Takımlar demek yıldızlar topluluğudur. Her milli takım oyuncusu takımının yıldızlarıdır. Burada yıldızları yönetmek önemlidir. Arda gibi orada birçok yıldız var. Yıldız kelimesi nereden baktığınıza bağlı. Milli takımlarda önemli olan birbiri için fedakarlık yapma ortamını hazırlamak gerekir. Arda Barcelona'da olmanın hazzını orada yaşarken egosunu burada süremez" dillendirmiştir.
Bu söz çok önemli ve dikkate alınması gereken bir uyarı idi. Ne yazık ki bu girdapta debelenen ve her seferinde daha da çaresiz kalan Arda arzulanan tepkileri verememiştir. Üstelik bu şekildeki açık ve samimi ikaza gönül koyup egosunun azgınlığına teslim olmuş ve hocasına karşı yakışık olmayan tavırlara girmiştir.
Hatta turnuvadaki başarısız sonuçlar ile ortaya çıkan pek çok haber ve olumsuz ithamlar durumun daha da ciddileştiğini ve dip noktasında vardığını göstermiştir. Öyle ki Fatih Terim turnuva önceki yapmış olduğu "Arda Barcelona'da oynayan tek oyuncumuz ama takımdaki en az süre alan oyuncumuz. Arda 6 ay cezalıyken yine forma verdik. Turnuvaya katılamasaydık bunun hesabını ben verecektim. Ben bir karar verirken bunun tüm dezavantajlarına göğüs gererim. O yüzden geniş düşünmelerini istiyorum. Kimse benim babamın oğlu değil. Ben bazı oyuncuların ses tonunu bilmem. Burada bir ego savaşı olamaz zaten." açıklamalarının ziyan olduğunun ve geldiğini gördüğü olumsuz zamanları tersine çeviremediğinin sitemi gönülden dile şu şekilde dökülmüştür. "Unutulmamalı ki büyümemiş, büyümekte olan ve büyüdüğünü sanan oyuncuların hepsine bir dokunuşum katkım vardır. Hayatlarına da etkim vardır. "
Arda Turan zor bir dönemin en alevli anında bulunmaktadır. Özü itibarı ile sağlam karakterli iyi bir insandır. Yaşadıkları her ne kadar zor olsa da içinde bulunduğu yapay dünyadan kurtulup, yabancılaşma tuzağından sıyrıldığında yine eski Arda olabilecektir.
Çok zor gibi görünse de şu anki durumu, çıkışı bir o kadar kolay aslında. Tek yapması olan Özüne dönmek ve Kendisi olmaktır. İnşallah bunu başarabilir.
iyiturks

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...