Bir üniversite dersi olan şehir okuryazarlığı ve görsel okuryazarlık, gezilen her şehrin özgün, farklı ve benzer yönlerini bulmanıza, şehirlerarasında karşılaştırmalar yapmanıza ve her şehrin dünya kültürüne katkısını görmenize imkân verir.
Her şehrin ziyaret edilecek özgün mekânları ve hafızası vardır. Ancak tüm şehirler için geçerli olabilecek bir üst okuma da mümkündür: Şehir Okuryazarlığı. Böylece teferruatta boğulmadan şehirlerarasında daha rahat karşılaştırmalar yapılabilir ve her şehrin dünya kültürüne katkısını görme imkânı bulunabilir.
Şehirleri anlamanın yani şehir okuryazarlığının teorik ve pratik olmak üzere iki aşaması vardır.
Teorik düzeyde, şehirlerin oluşumu, tarihi ve şehirleri şehir yapan özellikleri konuşulur; şehirlere göç sebepleri ve modern şehirleşme hikâyesi tartışılır. Şehirlere özgü sanatsal-kültürel miras ve faaliyetler, aktörleri ile birlikte anlaşılmaya çalışılır. Pratikte yani saha kısmında ise şehir okuryazarlığı dört ana unsurdan oluşur. Dersimiz İstanbul’da önerilen gezi güzergahlarıyla bu unsurlar şöylece özetlenebilir.
İlk unsur: Şehrin temaşası
Şehrin siluetine yani görünüşüne genel bir bakıştır. Bu bakışın İstanbul’daki mekanları Boğaziçi, Büyükçamlıca tepesi ya da Galata Kulesi iken Berlin için TV kulesi, Paris için Eyfel, New York için Empire State binası ve Ankara, Alanya, Şanlıurfa gibi şehirlerin kaleleri olabilir. Şehrin yerleşim düzenini ve binalar-yapılar hiyerarşisini görebileceğimiz bu bakış bize şehrin kimliğini, yani o toplumun şehir kurgusunu –şehrin hem öne çıkardığı, kıymet verdiği şeyleri hem de göstermemeye çalıştığı, dışladığı, kenara ittiği unsurları- gösterecektir.
Dünya görüşü başta olmak üzere, toplumun hak, adalet, ahlak, disiplin, hafıza, insani ilişkiler, tabiat algısı gibi özelliklerini mekândan okuma imkânı verecektir.
İkinci unsur: Şehrin mimarisinin keşfi
Yani ahşap, beton, çelik gibi malzeme tercihlerinin ya da binaların cephe süslemeleri, tarzları ve işlevlerinin incelenmesidir. Bu keşif için İstanbul’da güzergâhımız Zeyrek-Balat hattı olabilir. Burada yüzyılların çok çeşitli inşaat malzemeleri bulunabilir, konutların ve dini mekânların mimari üslupları ve işlevsel farklılıkları görülebilir. Mimarideki çeşitlilik ve nitelik, şehrin tarihsel, çok kültürlü ve iktisadi katmanları hakkında bilgiler verir.
Üçüncü unsur: Şehrin yazılı kültürü
Tarihi eserlerdeki kitabeler, mezar taşlarındaki yazılar- anılar, apartman ya da işyeri tabelaları, adres levhaları veya duvar yazıları. İstanbul’da güzergâhımız, Üsküdar Meydanı’ndan Bülbülderesi Mezarlığı’na, oradan Mihrimah, Rum Mehmet Paşa, Ayazma ve Aziz Mahmud Hüdayi Camii’ne kadarki saha olabilir. Burada, dini mekânların kitabeleri, duvarlardaki güneş saati çizimleri ve kuş evleri, mezar taşı yazıları gibi birçok yazılı kültür öğesi vardır. Oraya iz bırakan, semtin hafızası olan kişiler ve mekânlar bir anlamda etraflarına seslenmiş, mesajlarını ulaştırmış olurlar. Bugün içinse kişiler kendi dünyaları ve kavramları ile mekânlara, yapılara, kişilere anlamlar yüklerken, bir yandan da geçmiştekilerin mesajlarına bakarak onların dünyasını doğru konumlandırmaya çalışırlar.
Son okuryazarlık unsuru ise şehirlerdeki farklı yaşam tarzları. Özellikle İstanbul gibi metropol şehirlerin sahip olduğu farklı ve bir arada yaşam tecrübelerini izlemek... İstanbul’da İstiklal Caddesi’nden Tarlabaşı, Kasımpaşa ve Galata’ya doğru bir yürüyüş yapıp farklı ekonomik ve sosyal statülere, çeşitli inanç ve kültürlere sahip kişi ve ailelerin farklı ve aynı zamanda bir arada olan yaşamlarını gözlemlemek mümkün. Şehirlerin çeşitli toplumsal katmanlar ve yaşam tarzları barındırması çok kıymetlidir; bunu fark edip geçişenlikleri ve ayrışmaları mekanda tespit edebilmek, o şehir ve sakinleri hakkında önemli ipuçları verir.
Özetle şehir okuryazarlığı ve ipuçları bunlar… Belki artık geziler, her şehrin özgün, farklı ve benzer yönlerini bulma hususunda bir bakış açısı sunan yeni bir telaşa dönüşür.
Kaynak: Skylife dergisi Ağustos 2014
Kaynak: Skylife dergisi Ağustos 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iyi ve güzel...