İlkokullarımızda çalacak zili besteler misiniz? Besteledi!


Bu yazıyı okuyunca saf mutluluk ve iyilik içerdiği hissine kapıldık. Bu hisleri uyandıran her iş, her uğraş bizi mutlu ve umutlu ediyor, bu nedenle de bu yazıyı paylaşmayı ve etkisini daha çok kişiye ulaştırmayı istedik. Sayın Nil'in şarkıları da kendisine çoğunlukla bu etkiye oluşturmakta. Okul şarkısını ve müziğini dinledik. Sözleri de müziği de güzel. Milli Eğitim Bakanlığı iyi bir tercih yapmış. Kişi olarakta böyle pozitif, böyle neşeli bir kişiyi seçmeleri isabetli olmuş. Emeği geçen herkese teşekkür eder, tebriklerimizi iletiriz.  iyiturks

“İlkokullarımızda çalacak zili besteler misiniz” diye sorduğunda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, önce bir yutkundum.

O yutkunmanın içinde, ilkokul bahçelerine koşan milyonlarca çocuğun sorumluluğu vardı.

Hayatımda hiç böyle bir teklifi hayal etmemiş, rüyamda bile görmemiştim.

Çok büyük bir şeydi. Çok teşekkür ettim.

“Elimden geleni yapacağım” dedim.

Koca yaz, bu sorumluluk yanımda koskoca bir dev gibi oturdu.

Benimle denize girdi, limonata içti, bulutlara baktı.

Onunla konuşmaya bile korkuyordum. Böyle sessiz iyiydik.

Sonra eylül ayı yaklaştı. Herkes okulların açılacağından bahsetmeye başladı.

Ben sadece, benden beklenilen zili henüz yazmadığımı düşünüyordum...

Endişelenmeye başladım. Kafama göre erteleyemezdim, okulların bir açılış günü vardı. O da eylülün ilk haftasıydı.

Hani olur ya bazen, yapacağınız iş size çok büyük gelir ve kıpırdayamazsınız.

Nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. Ben de bilemiyordum, kapı çaldı. Gelen Şermin Yaşar’dı.

“İstanbul’a konuşma yapmaya geldim, sana uğrayayım dedim” dedi.

“Gel şu zilin sözlerinden başlayalım beraber işe” dedi. Oturdu yazmaya başladı.

Hani bir arı peteği nasıl doldurursa, öyle dolduruverdi kağıdı.

“Gelecek biziz deseler ne güzel olur değil mi çocuklar”, “Evet.”

Çocukların onlardan öğrenmeye de, onları dinlemeye de, onlara saygı göstermeye de hazır öğretmenlere ve yetişkinlere ihtiyacı var.

Okulun ne zor şey olduğunu hepimiz biliyoruz.

Evlilik gibi bir ilişki. 20 yıl sürüyor neredeyse.

Her sabah kalkıp gidiyorsun.

Tam koşup oynama yaşında saatlerce bir odada oturuyorsun.

Öğretmenin ve arkadaşların her şeyin oluyor.

Dizlerinin üzerine inip, çocuğun gözünün içine bakıp, ondaki özü merak edenlere ne mutlu.

Öyle öğretmenlerle yol alanlar ne şanslı.

Okul zilimizin sözleri şöyle oldu:

-----------------------

Aç kapıyı, bekle bizi
Hep beraber gelen biz
Kol kolayız el eleyiz
Yoldayız biz, gelecek biziz

Soran biziz, bulan biziz
Soru biziz, cevap biziz
Merak edip araştıran
Dünyaları keşfedeniz

Oyun biziz, müzik biziz
Koşan biziz, duran biziz
Yürekteki rengi bulup
Hep yeniden resmederiz

Tohum biziz, toprak biziz
Güneş biziz, yağmur biziz
Her gün biraz daha büyüyorken
Çiçeklenip açan biziz

Yarınlarsa hep baktığın
Bir umutsa aradığın
O da biziz, o da biziz.

Sözlerin yazılı olduğu kâğıdı elime aldım, odama kapandım.

Ukulele’mle besteledim.

Sağ olsunlar beğendiler, İTÜ Konservatuarı öğrencileri seslendirdiler ve okullara hem şarkı hem zil oldu.

Sözlü uzun hali okul şarkısı, kısa enstrümantal hali de teneffüs zili.

Hâlâ inanamıyorum.

Nevşehir’de, Siirt’te, Akhisar’da İlkokul koridorlarında bu melodinin çalıyor olduğunu düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor.

Ülkemizde adettir, hemen “Kim bilir Nil Karaibrahimgil bu zilden ne kazanmıştır” tweet’leri atıldı.

Cevap vereyim, bu teneffüs şarkısını yapmış olmak benim için onurdur.

Hiçbir ücret talep etmedim.

Tek bir çocuğun neşeyle bahçeye koşturması en büyük ödülümdür.

Bakanımız Ziya Selçuk’a bu köşemden de, bana bu güzel fırsatı verdiği için, Şermin Yaşar’a da bu güzel sözleri için, çocuklara da en büyük ilham oldukları için çok teşekkür ederim.

Dilerim öğretmenlere de motivasyon, moral olsun.

Bütün okullarda duyulsun.

Şimdi artık, ne zaman yolum düşse, bir ilkokulun demirlerine kulağımı dayayıp, elim kalbimde teneffüsü bekleyeceğim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...