Toner Temmuz 1958 yılında İstanbul'da
doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Lisans, Massachusetts
Teknoloji Enstitüsünden (MIT) Makine Mühendisliği Yüksek Lisans derecesini
aldı. 1989 yılında Harvard-MIT Sağlık Bilimleri ve Teknolojisi Bölümünde Tıp
Mühendisliği alanında Doktora derecesini tamamladı. Halen Harvard Üniversitesi
Tıp Fakültesinde ve Massachusetts General Hastanesinde Cerrahi Anabilim Dali
Profesörü ve Harvard-Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde Sağlık Bilimleri ve
Teknolojisi Profesörüdür. MGH BioMicroElectroMechanical Sistemleri Merkezi
Direktörü, Harvard Tıp Fakültesi Hastaneleri Biyomedikal Mühendisliği
Doktorlara Yönelik Araştırma ve Eğitim Programlarının Direktörü olarak görev
yapmaktadır. Ayrıca kurucusu olduğu çeşitli bioteknoloji şirketlerinin
yönetiminde de görev almaktadır.
Prof. Dr. Mehmet Toner ve ekibi, basit
bir kan testiyle, milyarlarca kan hücresi arasından nadir görülen kanserli
hücreleri tespit ederek tıp dünyasında çığır açtı.
Günümüzde kanser tedavisinin önündeki
en büyük engellerden biri kandaki “serseri” kanser hücrelerinin tespiti.
Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesi ve Massachusetts General Hospital
BiyoMikroElektroMekanik Sistemleri Kaynak Merkezi Direktörü Profesör Mehmet
Toner ve ekibi bu kanser hücrelerinin bulunmasına yönelik şimdiye kadar yapılmış
en hassas testi geliştirdi.
Kanserin
sırrını o çözdü
Kanserli
hücre avcısı mikroçipli kan testinin mucidi Harvard’lı Prof. Mehmet Toner,
buluşunu anlattı...
Kanserin
erken teşhisinde çığır açan buluşta Türk imzası. Doğru hastaya, doğru ilaçla, boşa
ameliyat ve biyopsi yok...
Araştırmacıların
6 yıldır üzerinde çalıştıkları “mikroçipli kan testi”, tıp dünyasında büyük
heyecan yarattı. Gelişmenin bizi ilgilendiren bir başka yönü ise araştırmanın
başında olan ve bu teknolojiyi kendi laboratuvarında geliştiren bilim adamının
bir Türk olmasıydı. Harvard’a bağlı Massachusetts General Hospital’dan Prof.
Dr. Mehmet Toner, kanda dolaşan ve çok ender rastlanan tümör hücrelerini bulan
testin yeni bir döneme işaret ettiğini söyledi.
142 Yıllık
Sırrı Çözdü
Kanserin
kandan yayıldığını gösteren ilk çalışma, 1869’da Avustralya’da yapılmasına
rağmen, aradan geçen uzun süreçte hiç kimsenin kandaki kanserli hücreleri
bulmada başarılı olamadığına dikkat çeken Toner, bunun nedenini, “O kadar nadir
bir hücre ki, bulunması çok zordu. Bizim geliştirdiğimiz teknik bunu başardı”
sözleriyle açıklıyor.
Mikroçip Ne Yapıyor?
Çalışmalarını
“Biz kanserli hücreleri tanıyan bir mikroçip geliştirdik” diye anlatan Toner,
“Bu yöntemde, hastanın verdiği bir tüp kan, mikroçipin içinden akıtılıyor ve
çipin içine, kanserli hücreye yapışıp kan hücresine yapışmayan bir madde
konuluyor. Testin sonunda kanserli hücreler çipin içinde kalırken, normal kan
hücreleri çipin içinden diğer tarafa geçmeyi başarıyor” diyor.
Bir milyar kan
hücresi içinde tek kanserli hücreyi yakalıyor
“TEKNOLOJİNİN
hassasiyeti, bir milyar hücre içinde bir tane kanserli hücreyi bulacak kadar
yüksek” diyen Prof. Dr. Toner, bir tüp kan alınan hastada 100 milyar kan
hücresi bulunduğunu söyleyerek “Yaptığımız tek bir test ile 100 kanserli hücre
tespit edebiliyoruz” diyor. Testin erken teşhis özelliğinin işlemeye
başlamasının tüm kanserli hastalar için bir umut kaynağı olacağını belirten
Toner, günümüz tedavilerinin, erken teşhiste uygulanmasının iyileşmeyi önemli
oranda artıracağına dikkat çekiyor.
İğneli biyopsi
tarih olacak mı?
GELİŞTİRDİKLERİ
ve “likit biyopsi” olarak adlandırdıkları testin iğneli biyopsiye alternatif
olacağını söyleyen Toner, böylece bu yöntemin daha az yerde ve daha doğru
şekilde kullanılacağını belirtiyor. Bunu bir örnekle açıklayan Toner’e göre
akciğerde iğneli biyopsi yapmak, zor hatta bazen imkânsız olabiliyor. Bu
durumda göğüs kafesinin tamamen açılması ve akciğerden ciddi miktarda parça
alınması gerekiyor. Toner, bu tip durumlarda testlerinin iğneli biyopsinin
yerini alabileceğini belirtiyor ve bu yolla uygulamaların daha doğru şekilde
yapılmasının mümkün hale geleceğini söylüyor. “Sıvı biyopsisinin en büyük
avantajı, sıklıkla yapılması ve gerektiğinde tekrarlanmasıdır” diyen Prof. Dr.
Toner, bunun hasta takibini çok kolaylastıracağını söylüyor.
Gereksiz
ameliyata son
TESTİN
uygulama sahalarının çoğunun, önümüzdeki yıllarda saptanacağını söyleyen Prof.
Dr. Toner, bazı kanser türlerinde hastaların gereksiz ameliyat edildiklerini
belirterek buna prostat kanserini örnek gösteriyor. “Lokalize olan prostat
kanserini Amerika’da genelde prostatı alarak tedavi ederler” diyen Toner şöyle
devam ediyor: “Biz kanda bulduğumuz hücrelerin bazı hastalarda çok daha hızlı
büyüme potansiyeli olduğunu gösterdik. Şimdi ise, ‘Kanda kanser hücresi çoğalma
potansiyeli olan hastaların hemen ameliyat edilmeleri gerekirken diğerlerinin
ameliyat olmamaları daha mı iyi?’ sorusuna yanıt arıyoruz.”
Amaç kanseri
kronik bir hastalığa dönüştürmek
MİKROÇİPLİ
kan testiyle, doğru ilacın doğru hastaya, doğru miktarda ve doğru zamanda
verilmesi mümkün hale gelecek. Böylece tedavilerin etkinliği önemli oranda
artacak. En büyük amaçlarının kanseri erken teşhis etmek, sonrakinin ise tedavi
sürecinde yakın takip olduğunu belirten Toner, böylece kanserin kronik bir
hastalığa dönüşeceğini söylüyor.
Ünlü
merkezlerde test edilecek
Mikroçipli
kan testinin çalışmalarını ortağı Prof. Dr. Daniel Haber’le birlikte yürüten
Prof. Dr. Toner, sonuçları bu yıl kendi hastaneleri dışında Amerika’nın en ünlü
kanser merkezleri MGH, DanaFarber , Memorial SloanKettering ve MD Anderson
kanser merkezlerinde test edeceklerini söylüyor.
Testin 4 Pratik
Uygulaması Var
Bu
test ile hastanın kanındaki kanserli hücrenin artış ve azalışları takip
edilerek yanlış tedaviyi önlemek mümkün hale geliyor. Böylece gerekmesi halinde
tedavi değişikliğine gidilebiliyor.
Testin
ikinci uygulama alanı, “hedeflendirilmiş tedavi”. “Sıvı biyopsisi” olarak
adlandırılan uygulamayla, hastanın kanserinin genetik yapısı, kandaki kanserli
hücreden tespit ediliyor ve hastalığın takibi kolaylaşıyor.
Testin
üçüncü ve en önemli uygulama alanı erken teşhis. Kanseri kan testiyle erken
teşhis etmenin çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Toner, uygulamanın büyük
klinik çalışmalar gerektirdiğini ve bunun 7-10 yıllık bir süreç anlamına
geldiğini söylüyor.
Testte
kullanılan teknoloji, kanserin yayılmasına neden olan hücrelerin biyoloji ve
genetiğini çok detaylı inceleyeceği için, sadece kanserin bilinmezlerinin
çözülmesiyle kalınmıyor, yeni ilaçlar geliştirilmesi de mümkün oluyor.
Uygulama 2-4
yıl içinde
Mikroçipli
kan testi, metastazı olan hastaların takibi ile bazı genetik mutasyonlu
kanserlerde 2-4 yıl içinde; diğer kanser türlerinde ise bunu izleyen yıllarda
uygulanacak. Testin en önemli özelliği olan erken teşhisin ise 7-10 yıl içinde
gerçekleşeceği belirtiliyor.
Hangi kanser
türlerinde etkili?
Akciğer kanserlerinin
bazı türleri:
Göğüs
kanseri
Prostat
kanseri
Genetik
mutasyonu bulunan kanserler
En
heyecanlandığım an
PROF.
Dr. Toner, araştırma sürecinde en heyecan duyduğu anı şöyle anlatıyor: “Kandaki
kanserli hücreleri ilk defa mikroçipin üzerinde görüntülediğimizde müthiş bir
sevinç ve heyecan duydum. O an fikrimin doğruluğunu anladım. En gururlandığım
şey ise üzerinde çok uzun zamandır uğraşılan ama kimsenin çözemediği bir
konunun sır olmaktan çıkmış olmasıydı.”
Çalışmamızla dünyanın
önündeyiz
2
hafta önce büyük bir ilaç firmasıyla önemli bir anlaşma imzaladıklarını
söyleyen Prof. Dr. Mehmet Toner, “Bundan önce temel bilim çalışmalarımızı
devlet destekliyordu. Fakat ürünü piyasaya koyma tecrübesi olan ve erken teşhis
için yatırım yapacak farklı bir desteğe ihtiyacımız vardı. Yaptığımız anlaşma
bize bunu sağlayacak” diyor. Bunun, 5 yıllık bir teknoloji geliştirme planı
olduğunu söyleyen Toner, anlaşma yaptıkları ilaç firmasının, dünyada aynı
konularla uğraşan tüm araştırmacıların çalışmalarına baktıktan sonra
fikirlerinin çok ileride olduğunu görerek kendilerini destekleme kararı
aldığını söylüyor. Bu anlaşmayla çalışmalarının teknolojik boyut ve erken
teşhis duyarlılığına sahip bir yaklaşım kazandığını belirten Toner, artık
çalışmalarının daha hızlı ve umut dolu süreceğini söylüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iyi ve güzel...