Göbeklitepe’yi önemli kılan en önemli
sebep kuşkusuz insanlık tarihi adına şimdiye kadar bildiğimiz tüm bilgileri tek
tek gözden geçirmemize neden oluşu. Dünyanın orijinal haliyle günümüze kalan en
eski tapınağı olan Göbeklitepe 12 bin yıl önce inşa edilmiş.
Göbeklitepe, bugünün insanları ile o
devrin insanlarının aynı düşünce ve davranış modeline sahip olduğunu ortaya
koyuyor. Keşifler göçebelikten yerleşik hayata geçerken, kentlerden önce
tapınakların inşa edildiğini gösteriyor.
Bilgiyi
Değiştiren Yer
Göbeklitepe yapılışının ardından bin yıl
kadar sonra tonlarca ton toprak ve çakmaktaşları ile tamamıyla gömüldü.
Tapınağın ne amaçla gömüldüğü de araştırma konuları arasında. Tarihi M.Ö. 10
bin yıllarına uzanan, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar,
dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin
bulunduğu taşlar göz kamaştırıyor. Bölgenin dikkat çeken bir özelliği de gün
yüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırması.
Yerleşim
Amaçlı Değil
Arkeolojik olarak Çanak Çömlek Öncesi
Neolitik A Dönemi’ne (M.Ö 9.600 – 7.300) ait olan Göbeklitepe’de, bir tepe
üzerine inşa edilmiş çok sayıda yuvarlak biçimli yapı bulundu. 1995 yılında
başlayan kazılar sonucu elde edilen bulgulara göre bu yapılar yerleşim amaçlı
bir kullanıma sahip değiller.
Göbeklitepe’de bulunan yapıların henüz tamamı gün ışığına çıkarılmadı.
Toplam yirmi adet olduğu belirlenen bu üzeri açık yapıların dini amaçlı
yapıldığı kesin.
T
Biçimli Dikilitaşlar
Daha net ve açık bir dille denilebilir
ki, bu yapılar dünyanın yapıldığı hali ile bugüne ulaşabilen ilk tapınakları.
Taş devrinden kalma bu tapınakların yapılış biçiminde ortak bir özellik göze
çarpıyor. T biçiminde dikilitaşlar ile çevrilmiş bu tapınakların merkezinde de
iki T biçiminde dikilitaş karşılıklı olarak yer alıyor.
Prof. Dr. Schmidt ve ekibi boyları üç
ilâ altı metre arasında değişen bu T biçimindeki dikilitaşların stilize edilmiş
insan tasvirleri olduğunu düşünüyor. Bunun sebebi T biçimindeki dikilitaşların
kenarlarında kol ve el tasvirlerinin bulunması. Bu dikilitaşların ilgi
çekmesinin diğer bir nedeni ise üzerine işlenmiş hayvan tasvirlerinin ve soyut
sembollerin varlığı. Bu betimlemeler insanoğlunun yaşayışı hakkında küçük gibi
görünen ancak yaşam biçimlerini, inanış ve korkularını anlatan en önemli
veriler arasında.
Farklı
Betimlemeler
Taşlar üzerine kazılan hayvan
tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka betimlemeler
de bulundu. Bunlardan en önemlisi T biçimindeki dikilitaşın yan tarafından
aşağı doğru iner biçimde tasvir edilen aslan kabartmaları. Bulunmuş olan bu
stilize insanları tasvir eden T biçimindeki dikilitaşların ağırlıkları ortalama
40 ila 60 ton arasında değişiyor.
Bu
İnsanlar Kimdi?
Göbeklitepe’deki tapınakları
tasarlayanlar ve inşa edenlerin kim oldukları hâlâ kesin olarak bilinmiyor.
İnsanoğlunun avcı toplayıcı olduğu dönemde, yerleşim ve tarım kavramlarından
çok uzak olduğu 12 bin yıl öncesinde bu yapıların nasıl tasarlandığı da
çözülebilmiş değil. Bazı arkeologlar avcı toplayıcı olan bu topluluğun şamanî
bir düzende organize olduklarını tahmin ediyorlar; yani tüm bu düzenin ardında
şaman bir din lideri var. Ancak diğer bir görüş şaman liderlerin daha çok Antik
Mısır’dan bildiğimiz özel bir rahip sınıfına dönüşmüş olduğu yönünde. Bu görüş
bugüne kadar bilinen bilimsel verilerden çok daha önce toplumsallaşmanın
gerçekleştiğini, insanların hiyerarşik düzende belirli sınıflara göre organize
olduklarını ortaya koyuyor. Göbeklitepe, arkeoloji dünyasının en büyük
keşiflerinden biri. Henüz şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen
avcı-toplayıcı toplumların tapınak inşa etmiş olduğunu gösteren ilk örnek. Bu
da şehirleşme yani medeniyet tarihinde devrim niteliğinde bir buluş. Hatta bu
buluşu dolayısıyla kazıyı yapan Dr. Klaus Schmidt, “Önce tapınak geldi, şehir
sonradan geldi” diyerek erken medeniyet tarihine yeni bir açılım getirdi. Kim
bilir tüm bu sorulara yanıtlar bulunduğu takdirde belki de insanlık tarihi
yeniden yazılmaya başlanacak.
Göbeklitepe’ye arkeoloji dünyasının en
büyük keşiflerinden biri olarak bakılıyor. Henüz kent yaşamına geçmemiş olduğu
düşünülen insan topluluklarının mabed inşa ettiğini kanıtlayan Göbeklitepe
uygarlık tarihi araştırmalarında bir dönüm noktası.
Göbeklitepe Şanlıurfa’ya 20 kilometre
mesafede Örencik Köyü yakınlarında. Alanda kazı çalışmaları ilkin1995 yılında
Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün işbirliğiyle
başlatıldı. Heyet başkanlığını Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’in yürüttüğü
kazılar, her yıl eylül ve ekim aylarında on haftalık bir süre içinde yapılıyor.
Yapılan kazılarda kelaynak kuşu
betimlemesi de bulundu. Önceki kazılarda da çeşitli hayvanlara ait kabartma
tasvirlerin bulunduğu Göbeklitepe birçok yönüyle dünyada başka benzeri olmayan
bir yer.
Dünyanın
En Eski 10 Tapınağı
1. Göbeklitepe, M.Ö.
12.000-10.000.
2. Hypogeum
Tapınağı; Malta, M.Ö. 3.600.
3. Ggantija
Tapınağı; Malta, M.Ö. 3.600.
4. Hagar Qim
Tapınağı; Malta, M.Ö. 3.200.
5. Stonehenge
İngiltere, M.Ö. 2.500.
6. Knossos Saray
Tapınağı; Girit, M.Ö. 1.700.
7. Amada Tapınağı;
Mısır, M.Ö. 1.500.
8. Haşepsut
Tapınağı; Mısır, M.Ö. 1.479.
9. Luksor Tapınağı;
Mısır, M.Ö. 1.400.
10. I.Seti Tapınağı;
Mısır, M.Ö. 1.279.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
iyi ve güzel...