İnsan Kandırılmak İster

Ne kadar garip ne kadar anlaşılmaz bir çizgi var hakikat ile insan arasında. Öyle aşılmaz olabiliyor ki nice istenmeyen ve nice saçmalıklarla dolu sonuçlara yol açabiliyor.

İnsanlar gerçeklerle yüzleşmeyi, kabullenmeyi ve sonuçlarını göze almayı başaramıyorlar. Gerçeklerle yüzleşmemek, kabullenmemek veya bi haber olmak için akla sığmaz yolları deniyorlar. Bahaneler, maskeler, görmezden/duymazdan gelmeler, saptırmalar, yalanlar, hileler ve daha neler neler. 

Hayatın her anında tarihin her sayfasında yüzlerce, binlerce örnek bizi bekliyor. Kim gerçeği söylemek isterse en sert tepkileri karşılamak, en akıl almaz susturulma uğraşları ile başa çıkabilmeyi göze almak zorunda kalmıştır. Kandırma işini layıkı ile yapanlar amaçlarına daha kolay ve tepkisiz ulaşırken, gerçekleri söyleyenler en haksız ve en acımasız tepkiler ile karşılaşmıştır. Geçmişten günümüzü kandırmayı başaranlar en yukarılara, en varlıklı yaşamlara ulaşabilmişken, gerçekleri söylemek uğruna canı dahil her şeylerini kayıp edenler maalesef ki günümüzde bile aynı saldırganlıklara maruz kalmaktadırlar.

Gerçeklerin bu kadar korkutucu, kabul edilmeyici zamanlarda farklı anlatıp yolları öne çıkıyor. Bunların başında  Sanatı ve Mizahı sayabiliriz.

İnsanlar yaşam,ölüm, gelecek, geçmiş, güç,zayıflık, zenginlik, fakirlik, başarı, başarısızlık,güzellik, çirkinlik ve daha nice önemli konuda bilse bile gerçekleri duymak istemez. Bile bile yalanları duymak ve onlara inanmayı ister. Bu isteği en güzel kullananlar Reklamcı ve Siyasetçilerdir. İnsanları ve toplumları en güzel onlar kandırır ve istedikleri şekilde kullanırlar. Şanslı toplumlar, şanslı nesiller nadiren vicdan sahibi ve aklı başında siyasetçilere ve reklamcılara sahip olarak faydalı ya da daha az zararlı tercihlere yönlendirilirken, çoğunlukla yok edici, yıpratıcı, zararlı tercihler tarihte önümüzde durmaktadır.

Adem ile Havva'nın bir elma ile kandırılmasından günümüze hem birey, hem toplumsal olarak tarihimiz, yaşantımız yalanlar ve onlara inanmak isteyenlerin yol açtığı felaketlerle, savaşlarla, kıtlıklarla ve daha nice acılarla doludur. Cesaretle gerçekleri haykıranlar ne yazık ki gerçeklerden korkan kalabalıkların kandırılması ile bastırılmış ve yok edilmek istenmişlerdir. Çok azı tarihe iz bırakan başarılar elde etmişler ve medeniyet tarihinde toplumların yol kat etmelerini sağlayabilmişlerdir. Buna başaranlar isimlerini sonsuza kadar insanlık tarihine yazmışken, gerçeklerden korkanlar ise kalabalık kitleler olarak isimlerinden ve kimliklerinden olmuşlardır.

Kendi iç dünyamızdan başlamak üzere kanma ihtiyacından ve gerçeklerle yüzleşme korkusundan kurtulmadıkça dünyamızda var olan kötülüklerden kurtulma şansımız bulunmamaktadır. Bile bile, olmayacak vaatlere, uydurulmuş gerçeklere, şişirilmiş beklentilere, pohpohlanmış egolara, ve daha nice çeşitli yalanlara inanmakla gerçekler değişmez ve de ortadan kalkmaz. Geçen zaman bunu bizlere binlerce kere gösterse de usta bir kandırıcı ile tekrar tekrar kandırılır dururuz ömür boyunca.

Kanmak/Kandırılmak çok geniş ve kapsamlı bir konudur. Bu konu etrafında bir farkındalık yaratmak, üzerinde düşünce istemi oluşturmak adına suya bir taş atmak istedik. Görmek, duymak, anlamak, sorgulamak elimizde olan bir şey. İnsan kanmaya da kandırmaya da kendinden başlar. Kendimize karşı cesurca gerçekleri haykırdığınızda daha az kanacağız başka yalanlara. Bir taş attık suya dalgaları yayıla dünyaya...

iyiturks  

1 yorum:

iyi ve güzel...