İnsanlığın En Saf Hali

İnsanlığın bin bir hali var.  İnsanların saati, ayı, yılı birbirinden farklı. En safından, en akıllısına, en gaddarından en merhametlisine insanoğlu geniş bir çerçevede farklı davranışlar göstermektedir. Davranışların en safı en katışıksızı ilk yaşlarda, bebeklikle çocukluk arası dönemlerde yaşanır. Sonrasında davranışlar dış dünyada şekillenerek çeşitli dönüşümler, farklılaşmalar ve etkilere maruz kalır. O nedenle çoğu zaman insanların davranışlarına akıl sır erdiremez hayretler içinde kalırız. Hâlbuki o davranışlar, kişinin özünden gelen dürtülerle değil, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durumun, yaşadığı toplumun ve geçmişinin tecrübelerinin oluşturduğu, değişime uğramış kalıpların mecbur bıraktığı itkilerin sonucunda oluşur.
Dünyaca meşhur iki tenorun bilmediğimiz bir hikâyesini tesadüfen “Bütün Dünya” isimli dergide okuduk. Ve bir kez daha şaşkınlık ve hayretle böyle çarpıcı/etkileyici hikâyeden bihaber olmamıza hayıflandık. Gün be gün bu ve benzeri hikâyelerin gündemimizde olması gerektiğini ve nesilden nesile bu tarz hikâyelerin insanlığın paha biçilemez mirasları olarak aktarılması gerektiğini düşündük.
Bu hikâyenin özünden bize “Saf İnsanlık” kaldı. Tüm etkilerin ortadan kayıp olduğu ve “İnsanlığın” saf bir elmas gibi ışıldadığı bir an olarak beynimizde canlandı.
Bu katıksız insanlık davranışının yaşandığı hikayeyi paylaşmayı ve mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmayı engellenemez bir güdü ile arzuladık. Keşke bu tarz hikayeleri daha fazla fark edebilsek ve paylaşabilsek.
iyiturks
Onun Gibi Bir Sesi Kaybedemeyiz!
Placido Domingo Madridli ve Jose Carreras ise Katalandı. Politik nedenlerle 1984’te, Carreras ve Domingo birbirlerine düşman oldular. Çok popüler olduklar ve dünya çapında konser davetleri aldıkları için, ikisi de kontratlarında, Sadece eğer diğer tenor davet edilmezse şarkı söylemeyi şart koştu. 1987’de Carreras, rakibi Placido Domino’dan daha acımasız bir düşmanla karşılaştı. Korkunç bir teşhis ile alt üst olmuştu. Kan kanseriydi…
Carreras’ın kanserle mücadelesi acı dolu geçti. Sayısız tedavi gördü, bunun yanı sıra kemik iliği ve kan nakli yapıldı. Bunlar için ayda bir kez ABD’ye gitmek zorunda kaldı. Bu koşullar altında çalışamıyordu. Yolculukların ve tıbbi tedavilerin yüksek maliyeti, onu mali açıdan sıkıntıya soktu. Bu sıkıntılı dönemde, Madrid’de tek amacı kan kanseri hastaları için tedavi desteği sağlamak olan bir vakfı keşfetti.
“Hermosa” Vakfı’nın desteği sayesinde Carreras hastalığı yendi ve şarkı söylemeye geri döndü. İyileşmiş ve tutkusu olan müziğe, sahne çalışmalarına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Kendisine destek olan bu vakfa katılmaya karar verdi. Vakıf sözleşmesini okurken, vakfın kurucusunun, en önemli katılımcının ve vakfın başkanının Placido Domingo olduğunu gördü.
Daha sonra, Placido Domingo’nun bu organizasyonu sadece onun tedavisine yardımcı olmak için kurduğunu ama Carreras’ın ‘düşmanından’ yardımı kabul etmeyebileceğini düşünerek isminin gizli kalmasını istediğini öğrendi.
En dokunaklı olan da onların yeniden karşılaşmasıydı. Placido’nun Madrid’deki konserlerinden birinde, Carreras konseri böldü. Tüm alçakgönüllülüğüyle dizlerinin üzerine çöküp, ondan özür diledi ve seyircilerin önünde ona teşekkür etti. Placido, onun kalkmasına yardım etti ve kocaman bir kucaklaşma ile büyük dostluklarının başlangıcını yaptılar. Placido Domingo ile yapılan
bir röportajda, muhabir ona neden Hermosa Vakfı’nı kurduğunu sordu. Çünkü Domingo, düşmanının bundan yararlanmasının yanı sıra, rakibi olan tek sanatçıya yardım etmişti. Onun yanıtıysa kısa ve netti: “Onun gibi bir sesi kaybedemeyiz!”
Kan kanserini yenen Jose Carreras, 2009’da Jose Carreras Lösemi Vakfı’nı (Jose Carreras Leukemia Foundation) kurdu. Ünlü tenor, kan kanseriyle mücadele edenlere tedavi desteği veren organizasyonda çalışmalarını sürdürüyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...