Kaçkarlar’da bulut olsam...



Uğur Biryol, “Kaçkarlar’da Bulut Olsam” kitabında Fırtına Vadisi’nin yaylalarını, buzul göllerini, konaklarını, taş köprülerini ve insanını anlatıyor...
 “Eğer bir yeri seversen, orası dünyanın en güzel yeridir…” Vizontele filminin bu repliği Uğur Biryol’un “Kaçkarlar’da Bulut Olsam” kitabının da giriş cümlesi. Biryol, “Ben Kaçkarlar’ı hep sevdim ve burası benim için hep dünyanın en güzel yeri oldu” diyor. Sadece kitabın yazarı için değil birçok insan içinde Kaçkarlar ve Fırtına Vadisi dünyanın en güzel yeri.
Fırtına Vadisi ve Kaçkarlar son yıllarda adını yayla turizmiyle duyursa da sinemaseverlerin aklına “Bal”, “Yüreğine Sor”, “Sonbahar” gibi filmlere ev sahipliği yapmasıyla da geliyor. Fırtına Vadisi bir dönem HES’lerle adını duyurmuştu, yöre halkının kararlı mücadelesiyle “fırtına duruldu”.
Uğur Biryol, Fırtına Vadisi’nin yaylalarını, buzul göllerini, konaklarını, taş köprülerini ve insanını anlattığı kitabında Fırtına Vadisi Ormanları ile ilgili önemli bilgiler veriyor: “WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) tarafından Avrupa’da acil korunması gereken 100 ormandan biri olarak ilan edilmiş. Vadi, Kaçkar Dağları ile birlikte 537 odunsu bitki, 136 kuş, 30 memeli, 21 sürüngen ve 116 endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Fırtına, Hemşin ve Çağlayan dereleri, her yıl Karadeniz’den iç kısımlara göç ederek yumurtadan çıktıkları yere yumurtlayan “deniz alaları”nın da yuvası. Böylesine zengin bir floranın ve doğal varlığın sahibi olan vadiyi her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor. Ayder gibi şifalı kaplıca suyunun olduğu bir turizm merkezine, onlarca yaylaya, buzul gölüne de ev sahipliği yapan vadi büyük kentlerden kaçanlara sığınak oluyor.”
YAYLADAKİ İNEKLERİN AKŞAM EVE DÖNMESİNİ BEKLEYİN!
Büyük kentlerden kaçanlara sığınak olan Fırtına Vadisi, Çamlıhemşin ilçesi sınırlarında. Biryol, “Kaçkarlar’da Bulut Olsam”da doğup büyüdüğü bu topraklarda bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Ancak Biryol’un Kaçkarlar’a yolu düşenlere uyarıları var: Tabii ki en başta kesinlikle yola rehbersiz çıkmayın, eğer rehbersiz yola çıkmışsanız ve dağda sis bastırmışsa, yayladaki ineklerin akşam eve dönmesini bekleyin. Onlarla birlikte yaylaya ulaşmanız garantidir! ve yayla evlerinin içinde dolanırken eğer size birisi çay davetinde bulunuyorsa kesinlikle geri çevirmeyin, soğuk yayla suları dudağınızı uçuklatabilir!
Biryol, bu uyarılarda bulunduktan sonra üç ana rotadan gezdiyor kitabında Fırtına Vadisi’ni. Palovit Vadisi’ndeki Sal, Pokut, Hazindağ, Amlakit, Kotençur ilk rotada gezeceğiniz yaylalar. İkinci rotada kaplıcalarıyla ünlü Ayder Yaylası var. Biryol, “Ayder’e artık yayla demek pek mümkün değil, son 20 yılda sayısı giderek artan otel vb binalarla dolduruldu. Yine de tüm kirlenmişliğine rağmen Kaçkar Dağları’na kuzeyden çıkmak isteyenler için bir durak” diyor. Ayder’den sonra Kaçkarlar’ın en büyük yaylarından biri olan Kavrun Yaylası’na varılıyor. Kavrun Yaylası için de “bu hızla giderse Ayder’le aynı kaderi paylaşması kaçınılmaz” diyor kitabında Biryol. Üçüncü rotada bölgenin en büyük köylerinden Kale Köyü ve Verçenik Yaylası var.
KAÇKARLAR’IN CAN DAMARI: BUZUL GÖLLERİ
Kaçkarların en önemli kaynak değerinin buzul gölleri olduğunu belirten Biryol, “Kaçkar Dağları’nın milli park olmasındaki en büyük etken birçok buzul gölü barındırmasıdır” diyor.
TARİHİ YAPILAR
Son dönemlerde yapılan restorasyondan sonra bütün gizemini kaybettiğini ve maalesef bir taş yığınına dönüştüğünü söylediği Kale-i Zir (Zil kale) ve taş kemer köprüler de görülmesi gereken tarihi yapılar.
GURBETTE KAZANIP KONAKLAR YAPTILAR
Fırtına Vadisi’nde görülmesi gerekenlerden biri de konaklar. Konakların büyük bölümü Rusya, Polonya gibi gurbette kazanılan paralarla yaptırılmış. Pastacılık ve fırıncılık mesleğini öğrenen Hemşinliler kazandıkları paraları geniş aile yapısından dolayı bu devasa evlere yatırmışlar.
İKİ BÜYÜK KONAĞIN NEDENİ: TARAKÇIOĞLU REKABETİ
Konakların yapılış öyküleri de ilginç. Makrevis Köyü’ndeki Tarakçı Konağı ile Dudi Konağı aynı aileye mensup iki kişinin rekabeti sonucu ortaya çıkmış. Tarakçıoğlu Konağı’nı yaptıran Hurşit Ağa, büyük arazilere sahipmiş. Rusya’da çalışan çocuklarının gönderdiği parayla görkemli bir konak yaptırmış . 17 odalı, 3 katlı, pencereleri vitraylı (renkli camlı), misafir odaları şömineli, ahşap oyma işçiliğinin geleneksel özelliklerini yansıtan, pencere ve duvar demirleri ve ahşap boyaları Rusya’dan getirilmiş. Tarakçıoğlu Recep Ağa da bu konağın biraz üstündeki geniş bir araziye 30 küsur odalı, çatı ve ahırı ile birlikte 5 katlı Dudi Konağı’nı yaptırmış.
GİZEMLİ YAŞANTI SÜREN BİR HALK: HEMŞİNLİLER
Fırtına Vadisi’nde iki halkın Laz ve Hemşinliler’in yan yana yaşadığını belirten yazar Hemşinliler’in etnisite meselesi çok tartışılan ama herkesin kendine yonttuğu bir mesele olduğuna dikkat çekerek, " Hemşinliler’in Ermeni ya da Türk olarak belirlenmesindense, Doğu Karadeniz Dağları’nda gizemli yaşantı süren bir halk olarak kalmasını tercih ederim. Önemli olan çok kültürlülükse bunu illa bir yere dayandırmaya gerek yok sanırım" diyor.
Biryol, Hemşinliler’in 19. yüzyılın başlarında Rusya ve Avrupa’ya giderek pastacılık ve fırıncılıkta ustalaştıklarını da anlattığı kitabında çocukların güneş duası ritüeli publige, sosyal hayata, Hemşin horonlarının vazgeçilmezi tuluma ve Hemşin türkülerine de yer veriyor. Ayrıca kitabın sonunda bir de Çamlıhemşin mahalli sözlüğü var.
“Kaçkarlar’da Bulut Olsam”ın yazarı Uğur Biryol sadece yazar değil aynı zamanda rehber. Doğup, büyüdüğü Çamlıhemşin’i, Fırtına Vadisi’ni, yaylaları, konakları, buzul gölleri onun kadar iyi anlatabilecek az kişi vardır herhalde. Sizin de yolunuz Çamlıhemşin’e düşerse Biryol’u Çaynig (www.caynig.com) adlı cafede bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...